Bağ-Kur Kaydının 4.10.2000’den Başlatılması Uygulaması Anayasaya Aykırı Değil-07.10.2012

Bağ-Kur Kaydının 4.10.2000’den Başlatılması Uygulaması Anayasaya Aykırı Değil-07.10.2012
30 Mart 2013 22:08

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) Kanununun 83, 84, geçici 10 ve ek geçici 6 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri 5510 sayılı Kanunun 106 ncı maddesi ile 1/10/2008 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.

Ancak Bağ-Kur sigortalılarının 1/10/2008 tarihinden önceki çalışmalarıyla ilgili bir çok işlem ve uygulama halen 1479 sayılı Kanunun ilgili dönemde geçerli olan hükümlerine göre yürütülmektedir. Bu nedenle de yürürlükten kaldırılmış olsa dahi geriye dönük sigorta olaylarıyla ilgili olarak halen uygulanmakta olduğundan, yürürlükten kaldırılmış bazı kanun maddelerinin/hükümlerinin iptali için zaman zaman Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açıldığı durumlarla karşılaşılabilmektedir.

Nitekim, vergi mükellefiyeti 1/7/1978 tarihinde başlamış olan bir Bağ-Kur sigortalısının, süresi içerisinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmadığı gerekçesiyle, 1479 sayılı Kanunun geçici 18 inci maddesi uyarınca Bağ-Kur sigortalılığının Kurum tarafından 4/10/2000 tarihi itibariyle başlatılması üzerine söz konusu sigortalı İş Mahkemesinde dava açarak, Yüksek Yargıtayın uygulamaları ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 24. Maddesi uyarınca Bağ-Kur sigortalılığı unsurlarının oluşması için vergi mükellefiyetini gerektiren faaliyette bulunulmasının yeterli olduğunu, bütün yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen Bağ-Kur kaydının 1/7/1978 tarihi itibariyle değil de 4/10/2000 tarihi itibariyle yapılmasının Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

Davacının bu Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulan İş Mahkemesi;

• 4956 Sayılı Yasanın 15. maddesi ile değişik 1479 sayılı Yasanın 25. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde yer alan -TALEP TARİHİNDEN İTİBAREN BAŞLATILIR- ibaresi ile

• 4956 sayılı Yasanın 47. maddesi ile 1479 sayılı Yasaya eklenen geçici 18. maddesinin tamamının,

Anayasanın başlangıç hükümleri ile 2, 10, 60 ve 138. maddelerinin amir hükümlerine aykırı düştüğü gerekçesiyle iptali için Anayasanın 152/1. maddesine istinaden Anayasa Mahkemesi’nde dava açmıştır.

İş Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’ne başvuru kararında özetle;
1479 sayılı Kanuna göre vergi kaydı bulunduğu halde sigortalılık kayıt ve tescilini yaptırmayanların Bağ-Kur tarafından re’sen ve zorunlu olarak tescil edilmesi gerektiğini, 4956 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanuna eklenen Geçici 18. maddeye göre zorunlu sigortalılık niteliği taşıdığı halde 4/10/2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların her türlü hak ve mükellefiyetlerinin 4/10/2000 tarihinden itibaren başlayacağını ve bunun ise kazanılmış haklara saygı ilkesini ihlal ettiğini, bu nedenlerle kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu; kanunlarda meydana gelen değişikliklerin aynı konumda fakat farklı haklara sahip sigortalıların ortaya çıkmasına sebep olduğunu, bir kısım sigortalılar vergi ve oda kayıtları re’sen dikkate alınarak zorunlu sigortalı yapılırken bir kısım sigortalılara talepte bulunma mükellefiyetinin yüklendiğini, bunun ise eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu; Anayasa’nın 60. maddesi gereğince herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu, itiraz konusu kuralın Anayasa ile güvence altına alınan sosyal güvenlik hakkının ortadan kaldırılması anlamına da geldiğini, bu hakkı ölçüsüzce sınırlandırdığını ve özünden zedelediğini belirterek kuralın, Anayasa’nın Başlangıç hükümleri ile 2., 10., 60. ve 138. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

İptali istenen 25 inci maddenin birinci fıkrasındaki hüküm ile geçici 18 inci madde aşağıdaki gibidir;

Sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihi

Madde 25- (Değişik: 24/7/2003-4956/15 md.)

“Bu Kanunun 24 üncü maddesine göre sigortalı sayılanlardan gelir vergisi mükellefi olanların sigortalılıkları, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanların sigortalılıkları ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmak şartıyla talep tarihinden itibaren başlatılır.”

Geçici Madde 18- (Ek: 24/7/2003-4956/47 md.)

“Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 4.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen sürelere ilişkin olarak 49 uncu ve ek 15 inci maddelere göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını, tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağının yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”

Anayasa Mahkemesi ise özetle;

1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun itiraz konusu Geçici 18. maddesinin, Bağ-Kur sigortalılarının kazanılmış haklarını ihlal etmediğni, aksine belirtilen tarihe kadar Bağ-Kur’a kaydını yaptırmayan ve sosyal güvenlik sistemi dışında kalan kimselerin, vergi kaydı, meslek kuruluşu kaydı vb. belgelere dayalı olarak Kuruma kayıt ve tescil edilmelerine imkan tanıdığını ve zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanlara 20.4.1982-4.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve gösterilen süreler içinde başvurmak ve primlerini ödemek şartıyla geçmişe dönük borçlanma imkanı da getirdiğini, hukuk devletinde, belli bir hakkın kullanılabilmesi için belli sürelerin öngörülmesinin kazanılmış hakların ihlali olarak değerlendirilemeyeceği,

İtiraz konusu kuralla, kişilerin geçmiş çalışmalarının tamamen yok sayılmayıp, kendisinin ya da Kurumun ihmali veya kusuru nedeniyle Bağ-Kur kapsamında sosyal güvenlik sistemine dahil edilmemiş kişilerin Kuruma kayıt ve tescil edilmelerine imkan tanındığı ve bunların belirtilen süreler içinde başvurmaları ve primlerini ödemeleri şartıyla geçmiş çalışmalarının da sigortalılık süresine eklenmesinin öngörüldüğü için itiraz konusu kuralla Bağ-Kur sigortalıları arasında eşitsizliğe yol açıldığı yönündeki iddianın isabetli görülmediği, yasal yükümlülüklerini yerine getiren sigortalılarla bunları yerine getirmeyenler aynı durumda olmadığından bunlar arasında eşitlik karşılaştırması yapılamayacağı,
Söz konusu kuralın, Bağ-Kur sigortalılarına geçmişe dönük borçlanma imkanı getirdiği, ancak geçmiş hizmetlerin sigortalılık süresi olarak sayılması için başvuruda bulunulmasını ve bu sürelere isabet eden primlerin ödenmesini belli sürelere bağladığı, böylece Bağ-Kur sigortalıların geçmiş çalışmalarının tümüyle yok sayılmadığı, itiraza konu kuralda geçmiş sürelerin borçlanılması ve bu sürelere ait primlerin ödenmesi için belli hak düşürücü süreler öngörülmesi nedeniyle sosyal güvenlik hakkının sınırlandırıldığı yönündeki iddiaların da isabetli olmadığı,

gerekçeleriyle, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun, 4956 sayılı Kanun’un 47. maddesiyle eklenen Geçici 18. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, üç üyenin karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 22.3.2012 tarihinde karar vermiştir.

Mahkemenin konuya ilişkin 22.3.2012 tarihli, E. 2011/9, K. 2012/44 sayılı gerekçeli kararı, 6/10/2012 tarihli ve 28433 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

  1. mustafa talay dedi ki:

    merhabalar 1994 yılında 18 ay maliye kaydım var oda kaydım da 2011 yılına kadar kapatmamışız bu zamana kadar olana aydatı aldılar ama muhasebeci bağku kaydını hiç yapmamış bağkura 2017 de dilekçe verdim 1994 yılında ki vergi mükkelefi nedeniyle bağkurlu olaabileceğim ancak red verdiler mahkeme ye yönlendirdiler fakat yargıtay ın da bu hukuk suz durumun hak ihlali olmayacağını çünkü iki sefer borçlanma hakkı verdiğini biz de bunları kaçırmışız bu nedenle mahkeme olumsuz karar verileceği için şimdi benim devlete vergi verip te bana verdiği bağkur hakkını nasıl elimden alır devlet vatandaşına ali cengiz oyunu yapıyor ben iki sefer sana hak verdim senin haberin olmadı diye bu hukuksuz durumu naasıl aşarız yani bizim meclise yazı mı yazmamız burda sgk emekli yapmamak için işi yokuşa sürüyor bence verilen hak nasıl alınır benim vergi borcum 18.500 tl ti 2 sene ödemedim 38.000 tl yapmasını biliyor hadi desin 2 sefer af çıkardım para alamıyacağım diye devlet vatandaşını tuzağa düşürmez bence hak sa hak.