Sosyal Güvenlik Uygulamasında Süreler ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar

Sosyal Güvenlik Uygulamasında Süreler ve Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
3 Kasım 2013 22:10

Giriş: İdari işlem ve idari kararları dar anlamıyla idarenin iradesini açıkladığı işlemler olarak tanımlayabiliriz. Bu şekilde kısaca tanımlayabileceğimiz idari işlem kavramı kişilere yönelik olarak ortaya çıkmakta ve onları belirli bir hukuki durum içerisine sokmaktadır.

Öte yandan kişilere yönelik söz konusu idari işlem veya kararlar belirli bir takım unsurlar dahilinde şekillenmekte olup idari işlem noktasında önem arz eden söz konusu unsurlar ise yetki, şekil, sebep, konu, amaç ve usul olarak ortaya çıkmaktadır. Sayılan söz konusu unsurlar idari işlemlerin asıl ve kurucu unsurları olarak ortaya çıkmakta ve ilgili unsurlardan birinin dahi eksik olması idari işlem veya kararın sakat olmasına yol açmaktadır.

Bu noktada idari işlem ve kararlar noktasında öne çıkan önemli noktalardan birisini idari işlemin şekil şartı oluşturmaktadır. Şekil şartı içerisinde de en önemli unsurlardan birini de süre şartı oluşturmaktadır. Özellikle kişilere idare tarafından yüklenen yükümlülük ve sorumluluğun yerine getirilmesi ise değindiğimiz şekilde idari mevzuatta süreler ile hüküm altına alınmış olup ilgili süreler dahilinde söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin yaptırımı da idari para cezası olmaktadır.

Özellikle sosyal güvenlik mevzuatı içerisinde idare tarafından kişilere getirilen kimi yükümlülüklerin yerine getirilmesi sürelere bağlanmış olup bu sürelere uyulmaması halinde kişiler yukarıda da değindiğimiz şekilde idari para cezalarıyla karşı karşıya kalabilmektedir.   Bu noktada sosyal güvenlik uygulaması noktasında süreler önemli bir konuyu oluşturmaktadır. Şöyle ki özellikle bahsettiğimiz yükümlülük veya haklara ilişkin sürelerin başlangıcı, bitişi gibi noktalar işverenler, uygulayıcılar ve idare açısından da önemli olmaktadır, çünkü bahsettiğimiz şekilde yasal sürelerin geçirilmesi ilgili kişiler aleyhine idari işlem olarak idari para cezası uygulanması sonucunu da doğurmaktadır. Söz konusu çalışma kapsamında idari işlem kavramı, çeşitleri üzerinde durularak sosyal güvenlik sistemi içerisinde yer alan sürelere bağlı yükümlülük ve haklara ilişkin uyulacak süreler ve esasları açıklanmaya çalışılacaktır.

1- İdari İşlem Kavramı

Giriş kısmında da kısaca belirttiğimiz şekilde idari işlem veya idari kararlar hukuki bir sonuç ortaya koymaya yönelik olarak, hukuki bir durumu ortadan kaldıran, değiştiren veya yeni bir durum yaratan işlemler olarak tanımlanmaktadır.(1) Diğer yapılan bir tanımlamaya  göre idari işlem, idarenin fonksiyonlarını yerine getirmesi için yapılan kamu hukuku işlemleri olarak tanımlanmıştır.(2) Bu anlamda idari işlemin kamunun irade açıklaması ve hukuki sonuç olarak iki unsurdan oluşan bir hukuki işlem olarak nitelenmesi ve tanımlanması mümkün olmaktadır.(3)

Ancak bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir unsur ise idare tarafından yapılan her işlemin idari işlem olmadığıdır. Şöyle ki idarenin bazı işlemleri özel hukuka tâbi olmaktadır. Konuya ilişkin olarak bir örnek verecek olur isek, kamu tüzel kişisinin bir özel hukuk sözleşmesi yapması idari işlem olmamaktadır, örnek olarak Üniversite kütüphanesine kitap alımı için bir kitapçı ile sözleşme yapıldıysa bu işlem idari işlem olarak nitelenmemektedir.(4)

Bu doğrultuda yukarıda bahsedildiği şekliyle hukuki işlem ve idarenin idare açıklaması unsurlarının yanında bir diğer unsurda idari işlemi kavramını tamamlamaktadır. Bu unsur ise kamu gücü ayrıcalığı olmakta ve idari işlem kısaca “kamu gücü ayrıcalıklarıyla donatılmış hukuki işlemler olarak nitelenmektedir.(5)

2- İdari İşlem Çeşitleri

İdari işlemler çeşitli şekillerde sınıflandırılabilmektedir.

Bu açıdan yapılan ayrımlardan biri idari işlemlerin icrai olup olmamaları noktasında yapılan sınıflama olmakta ve idari işlemler bu doğrultuda icrai olan ve icrai olmayan idari işlemler ayrımına tabii olmaktadır. İdarenin tek yanlı irade açıklaması ile hukuki sonuç doğuran işlemleri icrai işlem olmakta ve söz konusu işlemler idari yargıda dava konusu yapılabilmektedir.(6) İcrai olmayan idari işlemler ise bireylerin hukuki durumlarında ve hukuk düzleminde bir değişiklik yaratmayan işlemler olarak tanımlanmaktadır.(7) Emekliye sevk kararı, asgari işçilik araştırması sonucuna işverence yapılan itirazın reddi gibi durumlar icrai işlemlere verilebilecek örnekler olmaktadır. İcrai olmayan işlemler ise çoğunlukla idarenin iç işlemlerinde idarenin iç işleyişinde yapılan hazırlık işlemleri, iç düzen işlemleri olarak ortaya çıkmaktadır.(8) Bu anlamda Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen bir dilekçeye verilecek cevaba ilişkin olarak çeşitli üniteler arasında yapılan yazışmalar, keza bir iç talimat yazılması icrai olmayan işlere örnektir.

İdari işlem çeşitleri doğrultusunda yapılan bir diğer sınıflamayı ise idari işlemlerin içeriklerine göre sınıflandırılması oluşturmakta olup içeriklerine göre idari işlemler ise emredici, yapıcı ve belirleyici idari işlemler olarak üçe ayrılmaktadır. Emredici işlemler emir veya yasaklar içeren işlemler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada sosyal güvenlik uygulamasında iş kazasının işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekliliği, işyeri bildirgesinin verilmesi gerekliliği emredici idari işlemlere örnek olarak verilebilir. Yapıcı idari işlemler ise belli bir kişi hakkında yeni bir hukuki durum doğuran veya mevcut hukuki durumu değiştiren veya kaldıran işlemler olarak tanımlanmaktadır.(9) Sosyal güvenlik uygulamasında sigortalı işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin verilmesi yapıcı idari işlemlere örnek olarak verilebilir. Tespit edici idari işlemler ise yeni bir hukuki durum yaratmayan daha önceden alınmış bulunan bir hukuki durumu belirleyici işlemler olarak nitelenmektedirler.(10) Sosyal güvenlik özelinde kişinin ölüm veya yaşlılık aylığına hak kazanması tespit edici idari işleme örnektir. Burada kişi aylığa ilişkin şartları sağlamış ve aylığa hak kazanmıştır. Kişinin aylık için sonradan başvurması ise bu duruma bir engel getirmemektedir. Yine işverene yönelik prim tahakkukunun yapılması da tespit edici idari işleme örnek oluşturmaktadır.

İdari işlemler konusunda bir diğer ayrım ise yararlandırıcı ve yükümlendirici işlemler olarak ortaya çıkmaktadır. Yararlandırıcı işlemler ilgilisine bir hak sağlayan veya ilgilisi üzerinde bir yükümlülüğü kaldıran işlemler olmaktadır.(11) Örnek olarak sosyal güvenlik uygulamasında yanlış ve yersiz alındığı belirlenen primlerin alındığı tarihten itibaren 10 yıl geçmemiş ise kişilere iadesi şeklindeki düzenleme yararlandırıcı ve hak sağlayıcı bir işlemdir. Yükümlendirici işlemler de ilginin haklarını sınırlayıp onların lehlerine olan bir şeyden yararlanmalarına engel olan işlemler olmaktadır. Örnek olarak sosyal güvenlik uygulaması çerçevesinde yapılan bir inşaat işi dolayısıyla kişinin Sosyal Güvenlik Kurumuna borcu olmaması gerekmekte olup ruhsat vermeye yetkili mercilerce bu nitelikteki kişilere yapı kullanma izin belgesi verilmemesi gerekmektedir.  Bu düzenleme ise yükümlendirici bir işlem olmaktadır.

Son olarak idari işlemler noktasında öne çıkan bir diğer sınıflamayı ise isteğe bağlı olan veya isteğe bağlı olan idari işlemler oluşturmaktadır. İsteğe bağlı olmayan idari işlemler her koşulda kişinin rızasına bakılmaksızın yerine getirilmesi gereken işlemler olarak tanımlanabilir. Bu noktada sosyal güvenlik uygulamasında işverenlere getirilen ve 15 gün içerisinde yerine getirilmesi gereken defter ve belgeleri ibraz yükümlülüğü isteğe bağlı olmayan bir idari işlemdir. İsteğe bağlı olan idari işlemler ise ancak ilgilisinin talepte bulunması halinde yapılabilen işlemlerdir. Örnek olarak ölüm ya da yaşlılık aylığına hak kazanan bir sigortalı aylık almaya hak kazanmıştır ancak söz konu sigortalının aylığı alması ve tarafına aylık bağlanması için başvurması ve çeşitli prosedürleri gerçekleştirmesi gerekmektedir.

3- İdari İşlemin Unsurları

İdari işlemler genel olarak 6 temel sacayağı üzerinde şekillenmektedir. Bunlar yetki, şekil, sebep, konu, usul ve amaç olarak ifade edilmektedir. Söz konusu unsurlar idari işlem ve kararlar bakımından kurucu ve temel bakımında bulunmaktadır. Söz konusu unsurlardan birinin dahi eksik olduğu bir idari işlem hukuk düzleminde eksik ve sakat bir işlem olarak doğacaktır.

İdari işlem unsurlarından ilkini yetki unsuru oluşturmaktadır. Yetki unsuru idari işlemin ortaya çıkmasında hukuki sonucu doğurmaya yönelik irade açıklamasının herhangi bir kişi tarafından değil irade açıklamaya yetkili olan kişiler tarafından yerine getirilmesini ifade etmektedir.(12) Özellikle yetki unsuru paralelinde idari makamlar tarafından kullanılan yetkiler yasa ve kanunlar dahilinde idari makamlara verilmiştir.  Kamu görevlisi yasa, tüzük, yönetmelik gibi düzenlemelerle kendisine verilmiş olan yetkiyi kullanmak durumunda olup, bunu kullanılmaması hali de aynı zamanda hukuka aykırılık sebebi olarak değerlendirilmektedir.(13)

Şekil unsuru da idari işlemlerin bir diğer unsurunu oluşturmaktadır. Şekil unsuru özetle idari işlemin yapılmasında izlenecek yol, dar anlamda ise idari işlemin yazılı olmasını ifade etmektedir. Bazı istisnai durumlar dışında temel kural idari işlemin yazılı yapılması olmaktadır. Örnek olarak sosyal güvenlik uygulamasında yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ilgililere uygulanan idari para cezalarının kişilere yazılı olarak tebliğ edilmesi gerekmektedir. Yazılı olarak tebliğ edilmeyip sözlü olarak tebliğ edilen idari para cezaları ise şekil yönünden eksik olacak ve bu idari işlemin herhangi bir hukuki temeli olmayacaktır.

Sebep unsuru idari işlem bir diğer unsurunu oluşturmaktadır. Sebep unsuru dahilinde idari işlem kendinden önce var olan ve nesnel hukuk kurallarına dayanan bir sebebe dayanmalı ve söz konusu sebep idareyi o hukuksal kararı almaya sevk etmiş olmalıdır.(14) Bir yerin işyeri olarak tescil edilebilmesi için kişinin işyeri bildirgesi vermesi gerekmektedir. Bu anlamda tescil işleminin gerekçesi veya sebebini işverenin işyeri açmış olması oluşturmaktadır.

Konu unsuru ise idari işlemler noktasında karşımıza çıkan bir diğer unsurdur. Konu unsuru kapsamında idari işlemin konusu onun doğurduğu hukuki sonuç yani hukuk aleminde meydana getirdiği değişiklik olarak ifade edilmektedir.(15) 65 yaşına gelmiş bir memurun emekliye sevk edilmesi işleminin konusu kamu görevlisinin emekli olması olmaktadır.

Amaç unsuru ise idari işlem ile ulaşılmak istenen nihai sonucu ifade etmektedir.  İdari işlem ve kararların amacını, kanunda açıkça gösterilmiş olsun ya da olmasın, idari hizmetlerin daha iyi yürütülmesi ve kamu yararının sağlanması olarak niteleyebiliriz.

İdari işlemler hususunda üzerinde duracağımız son unsur ise idari işlemin usul unsuru olmaktadır. Usul, idari işlemin yapılmasında izlenen yollar olarak tanımlanmaktadır.(16) İdari işlemin usul yönünden ifadesi idari işlemin özünü de oluşturan irade açıklamasının bir hazırlık sürecine bağlı olmasını, bu süreç dahlinde tespit edilip ilgiliye bu doğrultuda intikalini ifade etmektedir.(17) Sosyal güvenlik uygulaması çerçevesinde işverene verilecek bir idari para cezasının tebliğ edilerek tahakkuk edilmesi gerekmektedir. Tebliğ edilmeden söz konusu cezanın tahakkuk ettirilmesi hukuken ve usulen sakatlık ortaya çıkaracaktır.

4- İdari İşlem Kavramı Paralelinde Sosyal Güvenlik Uygulamasında Süreler

Sosyal güvenlik uygulaması çerçevesinde de işverenler ve ilgililer idari işlemlerle muhattap olmaktadır. Özellikle sosyal güvenlik mevzuatının kişilere yüklediği yasal sorumlulukların belli süreler dahilinde yerine getirilmesi gerekmekte olup bu sürelere uyulmaması idari para cezası yaptırımını gerektirmektedir. Bu anlamda süreye bağlı idari işlemler olarak tanımladığımız söz konusu sürelere uyulması ve böylece de uygulayıcılar ve işverenler açısından bilinmesi ve doğru hesaplanması büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda sosyal güvenlik uygulamasında yer alan birçok işlem noktasında süre önemli bir şekil ve usul unsuru niteliği taşımaktadır.

4.1-İdari İşlem Çeşitleri Kapsamında Sosyal Güvenlik Uygulamasında Süreler

Sigortalı İşe Giriş ve İşten Ayrılış Bildirgeleri Yönünden: Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesini idari işlemler açısından değerlendirdiğimiz de söz konusu yükümlülüğü içeriğine göre emredici, yararlandırıcı yani kişiyi yeni bir duruma sokan ve isteğe bağlı olmayan bir işlem olarak niteleyebiliriz.

Uygulama kapsamında ise ilgili bildirgenin hizmet akdine istinaden çalışan kişiler için sigortalı işe giriş bildirgesi en geç çalışmaya başladığı tarihten bir gün önce verilmesi gerekmektedir.

Örnek: 5510 sayılı Kanun kapsamında olan bir büro işyerinde 30/7/2013 tarihinde işe başlayacak sigortalı için sigortalı işe giriş bildirgesinin en geç 29/7/2013 tarihinde Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Ancak inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde çalışmaya başlanılan gün ilgililer tarafından işyeri bildirgesi çalışmaya başlanılan gün verilmesi halinde ise yasal süresinde verilmiş sayılmaktadır.

Örnek: 30/7/2013 tarihinde inşaat işyerinde işe başlayan sigortalıya ilişkin işe giriş bildirgesi en geç 30/7/2013 tarihinde yani aynı gün kuruma verilebilmektedir.

Kurum’a ilk defa işyeri bildirgesi verilerek tescil edilen işyerlerinde tescil tarihinden itibaren bir ay içinde işe alınacakların sigortalı işe giriş bildirgesinin en geç işyerinin tescil tarihinden itibaren bir ay içinde verilmesi halinde sigortalı işe giriş bildirgesi yasal sürede verilmiş sayılmaktadır.

Örnek: 29 Temmuz 2013 tarihinde ilk defa tescil edilen işyerinde bir sigortalının çalışmaya başlayacağı bildirilmiştir. Bu durumda işyerinin tescil tarihi sigortalı çalışmaya başlanacağı tarih olacağından, 2 Ağustos 2013 tarihinde 5; 15 Ağustos 2013 tarihinde 2 ve 27 Ağustos 2013 tarihinde çalışmaya başlayan 3 sigortalının işe girişlerinin 29 Ağustos 2013 tarihine kadar bildirilmesi halinde girişler süresi içinde yapılmış sayılacaktır.

Yabancı ülkelere sefer yapan kara, hava ve deniz ulaştırma araçlarına sefer esnasında işe alınan sigortalıların çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde işe giriş bildirgesinin e- sigorta yoluyla internet ortamında işverenleri tarafından Kurum’a verilmesi halinde işe giriş bildirgesi yasal sürede verilmiş sayılacaktır.

Örnek: Trabzon’dan Gürcistan’a 25/7/2013 tarihi ile 8/8/2013 tarihleri arasında sefer yapan araçta çalışmak üzere 29/7/2013 tarihinde ’da sefer esnasında işe alınan sigortalının işe giriş bildirgesinin Kurum’a verilmesi gereken en son tarih 29/8/2013 tarihidir.

Diğer yandan kamu idarelerinde yurt dışı teşkilatlarında çalıştırılmak üzere işe alınan hizmet akdi kapsamındaki sigortalıların çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde, Kamu idarelerinde Maliye Bakanlığı vizesine tabi olup, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi çalışacak sigortalıların vize işleminin gerçekleştirildiğine ilişkin yazının, ilgili kamu idaresine intikal ettiği günü izleyen ikinci iş günü sonuna kadar,  4046 sayılı Kanun gereğince özelleştirilen işyerlerinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanan sözleşmeli veya kapsam dışı personel nakledildikleri kamu idarelerinde işe başladıkları tarihi takip eden ikinci iş günü sonuna kadar Kuruma bildirilmeleri gerekmektedir.

Örnek: 2/8/2013 tarihinde kamu kurumunda çalışmaya başlayan sigortalı A’nın Maliye Bakanlığı’nın vize yazısı ilgili kuruma 12/8/2013 tarihinde intikal etmiştir. Bu sigortalının işe giriş bildirgesinin en geç 14/8/ 2013 tarihine kadar (14/8/2013  tarihi dahil)  Kurum’a verilmesi gerekmektedir

Sayılan sigortalılar dışında Geçici 20. Madde kapsamında yer alan sandık iştirakçisi personele ilişkin olup yasal verilme süresinin son günü 1/8/2009 veya sonraki bir tarihe rastlayan sigortalı işe giriş bildirgelerinin, en geç çalışmaya başlanılan tarihten itibaren on gün içinde Kuruma bildirilmesi gerekmektedir.

Örnek: Sandık statüsüne tabi olarak 5/7/2013 tarihinde çalışmayan başlayan, (A) sandık iştirakçisine ilişkin sigortalı işe giriş bildirgesinin, tabi olunan sandık tarafından en geç 15/7/2013 tarihinde Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Hizmet akdine tabii çalışan sigortalılar ve Geçici 20. Madde kapsamında sayılan kişilere ilişkin sigortalı işten ayrılış bildirgelerinin ise hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren en geç 10 gün içinde sigortalı işten ayrılış bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi gerekmektedir.

Örnek: 29/7/2013 tarihinde çalıştığı işten ayrılan sigortalının sigortalı işten ayrılış bildirgesinin 8/8/2013 tarihi saat 23:59’a kadar Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan Kamu idarelerince; 4447 sayılı Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel,  Yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınan personel, Dış temsilciliklerde istihdam edilmekte olup temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler,  Dış temsilciliklerde istihdam edilen sözleşmeli personelden uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin ilgili mevzuatının zorunlu kıldığı hallerde bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar, hakkında işten ayrılış bildirgesinin sigortalılığının sona ermesinden itibaren üç aylık süre içinde verilmesi gerekmektedir.

Örnek: A Kamu idaresi tarafından ilgili idarenin yurt dışı temsilciliğinde çalışmak üzere ise alınan B sigortalısının 29/7/2013 tarihinde işten ayrıldığı varsayıldığında söz konusu kişiye ilişkin işten ayrılış bildirgesinin 29/10/2013 tarihine kadar verilmesi gerekmektedir.

Özellikle sigortalı işe giriş bildirgesi ve işten ayrılış bildirgelerinin verilmesi noktasında söz konusu süreler işverenler noktasında önem arz etmektedir. Söz konusu süreler uyulmaması halinde sigortalı işe giriş bildirgesi yönünden işverenler her bir sigortalı için asgari ücretin bir, iki veya beş katı tutarında idari para cezası ile karşı karşıya kalabilmektedir. Diğer yandan işten ayrılış bildirgesinin 10 günlük süre içinde verilmemesi de sigortalı işten ayrılış bildirgesi yönünden ilgilileri her bir sigortalı başına asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası şeklinde idari işlem ile muhatap kılabilmektedir.

İşyeri Bildirgesi Yönünden: İşyeri bildirgesinin verilmesi gerekliliği de niteliği itibariyle emredici ve isteğe bağlı olmayan bir işlem olarak öne çıkmaktadır. Bu anlamda kanunen belirlenen yasal sürelerde işyeri bildirgesinin verilmesi sosyal güvenlik uygulamasında yasal bir zorunluluk olarak öne çıkmaktadır.

Yasal olarak en geç sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihte işyeri bildirgesinin işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezine verilmesi gerekmektedir.

Örnek: (A) Limited Şirketine ait Fabrikada, ilk defa 16/7/2013 tarihinde sigortalı çalıştırılmaya başlanıldığı varsayıldığında,  söz konusu işyerine ait işyeri bildirgesinin en geç 16/72013 tarihinde Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Diğer yandan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa tabi işyerlerinin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, en geç bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin ilân tarihini takip eden on gün içinde,

Adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda, en geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde,

• İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi halinde, en geç nakil tarihini takip eden on gün içinde,

Sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devredilmesi halinde, en geç devir tarihini takip eden on gün içinde,

• Gerçek kişi olan işverenin vefat etmesi halinde, en geç ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde,

Kuruma işyeri bildirgesinin verilmesi gerekmektedir.

Örnek: İstanbul ilinden Ankara’ya Rüzgarlı Sosyal Güvenlik Merkezine bağlı bir adrese 2/8/2013 tarihinde nakledilen işyerine ilişkin işyeri bildirgesinin Rüzgarlı Sosyal Güvenlik Merkezine en geç nakil tarihini takip eden 10 gün içinde 12/8/2013 tarihine kadar verilmesi gerekmektedir.

Örnek: A gerçek kişisinin 25/72013 tarihinde vefat ettiği varsayıldığında, reddi mirasta bulunmamış varislerince işyerinin intikaline ilişkin bildirgenin, en geç 25/10/2013 tarihine kadar Kuruma verilmesi gerekmektedir.

İşyeri bildirgesi dahilinde getirilen ve süreye bağlı bir yükümlülükte Ticaret Sicil Memurlukları dahilinde düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre şirketlerin kuruluş aşamasında ilgililer tarafından Ticaret Sicil Memurluklarına yapılan bildirimlerin 10 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ilgili memurluk tarafından gönderilmesi ve işyeri tescilinin böylece gerçekleşeceği belirtilmiştir.

Örnek: B şirketi yetkilileri tarafından A Ticaret Sicil Memurluğuna verilen 2/8/2013 tarihinde verilen işyeri tesciline esas bilgi ve formların en geç söz konusu belgelerin verildiği tarihi takip eden 10 gün içinde (en son 12/8/2013 tarihinde) ilgili sicil memurluğunca Kuruma gönderilmesi gerekmektedir

İşyeri bildirgesi yönünden de söz konusu sürelere uyulması işverenler açısından büyük önem taşımakta olup ilgili sürelerin geçirilmesi halinde işveren eğer kamu idaresi veya bilanço esasına göre defter tutuyorsa asgari ücretin üç katı, diğer defterleri tutuyorsa iki katı, defter tutmakla yükümlü değilse bir asgari ücret tutarında idari para cezası ile karşı karşıya kalabilecektir. Ticaret sicil memurluklarınca yapılması gerekli olan bildirimlerin yapılmaması halinde ise ilgili sicil memurluğu aylık asgari ücret tutarında idari para cezası ile muhatap olmaktadır.

İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Yönünden: İş kazası veya meslek hastalığının vuku bulması halinde söz konusu durumların belirli süreler dahilinde bildirilmesi de sosyal güvenlik uygulamasında düzenlenmiştir. Niteliği itibariyle değerlendirdiğimiz de söz konusu durumlarda yapılacak bildirimler de emredici ve isteğe bağlı olup olmama noktasında isteğe bağlı olmayan bildirimler arasında yer almaktadır.

İlk olarak iş kazası açısından değerlendirecek olursak, sosyal güvenlik uygulaması çerçevesinde 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan sigortalıların iş kazası geçirmeleri hâlinde durumun işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhâl, Kuruma en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde bildirilmesi gerekmektedir. Bu noktada işverenler açısından dikkat edilmesi gereken nokta ise bildirimin takip eden 3 gün içerisinde değil 3 iş günü içerisinde yapılacak olmasıdır.

Örnek: 01/08/2013 Perşembe günü çalıştığı tekstil atölyesinde iş kazası geçiren (A) sigortalısının uğradığı iş kazasının o yer yetkili kolluğuna derhal Sosyal Güvenlik Kurumuna ise Perşembe gününü takip eden üçüncü iş günü olan 5/8/2013 Salı gününe kadar Kuruma bildirmeleri gerekmektedir.

Sigortalının, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde iş kazası geçirmesi halinde iş kazası ile ilgili bilgi almasına engel olacak durumlarda ise iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren bildirim süresi üç işgünü olarak uygulanmaktadır.

Örnek: Ankara’da kurulu bir işyerinde çalışan ve görev ile İzmir’e gönderilen sigortalının İzmir’de 02/8/2013 tarihinde geçirdiği iş kazasının işverence 5/8/2013 tarihinde öğrenilmesi halinde ise bildirim süresi 5/8/2013 Pazartesi günü başlayacak ve 7/7/2013 tarihinde sona erecektir.

Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi bendinde sayılan sigortalıların meslek hastalığına yakalanmaları halinde ise işverenleri tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde sosyal güvenlik il müdürlüğüne / sosyal güvenlik merkezlerine bildirim yapacaklardır.

Örnek: Silikozis hastalığına yakalandığını 30/7/2013 tarihinde öğrenen sigortalı tarafından durumun 7/8/2013 tarihinde işverenine iletilmesi halinde söz konusu durum işveren tarafından 7/8/2013 tarihinden başlayarak 9/8/2013 (dahil) tarihine kadar meslek hastalığına ilişkin durumu Kuruma bildirmesi gerekmektedir.

İş kazaları ve meslek hastalığı noktasında ilgili sürelere uyulması da işverenler açısından yasal bir yükümlülük olarak ortaya çıkmaktadır. Bu noktada söz konusu olayların sayılan sürelerde bildirilmemesi durumunda icrai olan tek yanlı bir işlem olarak idari para cezası uygulanmamaktadır. Ancak ilgili süreler sonrasında yapılan veya hiçbir şekilde yapılmayan bildirimlerde sigortalıya Kurumca yapılan harcamalar, bağlanan ödenek ve gelirlerin peşin sermaye değeri tutarları gibi kalemler için işverenin sorumluluğu cihetine gidilmektedir.  Bu durum ise işverenlerin maddi olarak ağır yükümlülüklerle karşı karşıya kalmasına neden olabilecek olup işverenlerin dikkat etmesi gereken bir hususu oluşturmaktadır.

Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin Verilmesi ve Primlerin Ödenmesi Yönünden: Sosyal güvenlik uygulaması çerçevesinde hizmet akdine tabii olarak çalışanların aylık prim ve hizmet belgelerinin belirlenen süreler de verilmesi gerekmektedir. Bu açıdan söz konusu belgelerin verilmesini de emredici ve isteğe bağlı olmayan bir işlem olarak tanımlayabiliriz.

Bu noktada eğer kişi hizmet akdine istinaden özel sektörde çalışan bir kişiyse prim belgesinin takip eden ayın 23 üne kadar verilmesi ve priminin de o ay sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.

Örnek: Maaşlarını ayın 1’i ila 30’u arasındaki çalışmalarına istinaden alan sigortalılara ilişkin Ağustos 2013 dönemine ait aylık prim ve hizmet belgesinin en son verilmesi gereken gün 23/9/2013 tarihi olmakta, primlerin ödenmesi gereken en son süre ise 30/9/2013 tarihi olacaktır.

Diğer yandan kamu kurumlarında ve bazı özel nitelikli işyerlerinde ayın 14’ü ila 15’i arasında çalışmaları neticesinde hizmet akdine tabii çalışanlar aylık alabilmektedir. Bu durumda olanlar içinse prim belgesinin en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 7’sinde, verilmesi ve prim tutarlarını en geç takip eden ayın/dönemin sonuna kadar Kuruma ödemeleri gerekmektedir.

Örnek: Maaşlarını ayın 14’ü ila 15’i arasındaki çalışmalarına istinaden alan sigortalılara ilişkin 14/6/2013 ila 15/7/2013 dönemine ait aylık prim ve hizmet belgesinin en son verilmesi gereken gün 7/8/2013 tarihi olup primlerin en son ödenmesi gereken gün ise 14/8/2013 tarihi olacaktır.

Söz konusu yükümlülüklerde verilen sürelerde işverenler açısından önem arz etmektedir. Aylık prim ve hizmet belgesinin yasal süresinde verilmemesi halinde diğer süreye bağlı işlemlerde belirttiğimiz gibi icrai nitelikte bir idari işlem olan idari para cezası ile işverenler karşı karşıya kalmaktadır. İlgili ceza Aylık prim ve hizmet belgesi açısından belge asıl ise asgari ücretin iki katını geçmemek üzere sigortalı başına asgari ücretin beşte biri, ek ise asgari ücretin iki katını geçmemek üzere sigortalı başına asgari ücretin sekizde biri olmakta ek belge Kurumca resen düzenlenirse yine asgari ücretin iki katını geçmemek üzere sigortalı başına asgari ücretin yarısı olarak uygulanmaktadır.

Süre sınırı olarak ilgili ay ve dönemin sonuna kadar ödenmesi gereken primler açısından ise idari para cezası uygulanmamakta birlikte yine icrai bir idari işlem olarak niteleyebileceğimiz şekilde yasal sürenin geçirilmesi halinde primler gecikme cezası ve gecikme zammı ile işverenden tahsil edilmektedir.

Sigortalı Çalıştırmaya Son Verdiğini 15 Gün İçerisinde Bildirme: İşverenler sigortalı çalıştırmadığı takdirde, sigortalı çalıştırmaya son verilen tarihten itibaren onbeş gün içinde durumu ilgili üniteye bildirmekle yükümlü kılınmışlardır. Söz konusu yükümlülük işveren uygulaması açısından sigortalı çalıştırmaya son verilen tarihi takip eden günden itibaren başlamaktadır. İlgili yükümlülük emredici bir yükümlülük olmasına karşın yerine getirilmemesi halinde herhangi bir idari para cezası yaptırımı öngörülmemiştir. Ancak işverenlerin her ay aylık prim ve hizmet belgesi göndermemeleri için sigortalı çalıştırmaya son veya ara verdiklerinde ilgili durumu Kuruma bildirmeleri yararlarına olacaktır.

Örnek: 1/8/2013 tarihinde sigortalı çalıştırmaya ara veren işveren tarafından sigortalı çalıştırmaya ara verildiği 16/8/2013 tarihine kadar Kuruma verilecektir.

İbraz Yükümlüğü Yönünden:  İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek zorundadır. İlgili yükümlülükte emredici ve isteğe bağlı olmayan bir işlem olmaktadır. Söz konusu yükümlülük ilgili defter, kayıt ve belgelerin yazıyla istendiği tarihi takip eden günden itibaren başlatılarak uygulanmaktadır.

Örnek: A Ltd.Şti. den Kurumun denetim ve kontrolle görevli memuru tarafından 31/7/2013 tarihinde tebliğ edilen yazı ile istenen belgelerin en geç söz konusu tarihi takip eden 15 gün içinde ( en geç 15/8/2013 tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gerekmektedir.)

İlgili ibraz yükümlülüğünün işverenler açısından yerine getirilmemesi halinde diğer süreye bağlı yükümlülüklerde olduğu şekilde icrai bir işlem olarak idari para cezası söz konusu olabilmektedir. İlgili yükümlüğün yerine getirilmemesi halinde Bilânço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin oniki katı tutarında, diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, aylık asgari ücretin altı katı tutarında, defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgari ücretin üç katı tutarında idari para cezası uygulanmaktadır. Bu noktada ibraza ilişkin idari para cezalarının yüksek olması özellikle küçük ölçekli işyerleri açısından önem arz etmekte olup ilgili ceza tutarlarıyla muhatap olunmaması açısından ilgili 15 günlük süre dahilinde söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmesi işverenin yararına olacaktır.

İhalelerin Bildirilmesi Yönünden: Sosyal güvenlik uygulaması özelinde süreye bağlı olan bir diğer yükümlülükse özellikle idareleri, bankaları ve kanunla kurulan kurum ve kuruluşları ilgilendiren bir yükümlülük olmaktadır. Bu yükümlülükte isteğe bağlı olmayan ve emredici bir idari işlem olmakta ve ihale yoluyla iş üstlenenler, bunların ad ve adres bilgileri gibi bilgilerin takip eden 15 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimini esas almaktadır.

Örnek: (A) ilçesi Köylere Hizmet Götürme Birliği tarafından ihale suretiyle yaptırılan su kanalı inşaatı işine ilişkin sözleşme ilgili firmayla 22/7/2013 tarihinde imzalanmıştır. Söz konusu işi üstlenenlerin ve adreslerinin en geç sözleşmenin imzalandığı tarihi takip eden 15 gün içerisinde( en geç 6/8/2013 tarihine kadar) Kuruma bildirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu yükümlülüğün belirtilen sürede yerine getirilmemesi halinde ilgili idare veya kuruma asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.

Asgari İşçiliğe İlişkin Bildirim Yönünden: 5510 sayılı Kanun kapsamında ihale konusu işler, özel inşaat faaliyetleri ve devamlı nitelikteki işyerleri dahilinde yapılmakta olan ve Kuruma yapılan iş dolayısıyla yeterli işçilik bildiriminde bulunulup bulunulmadığını esas alan asgari işçilik uygulaması kapsamında Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar, bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Kurumca istenilecek bilgileri ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeye mecbur tutulmuşlardır. Söz konusu yükümlülük kapsamında sayılan idare ve kurumlar açısından emredici ve isteğe bağlı olmayan bir nitelik taşımaktadır. Söz konusu bir aylık süre ise tebliğ edilen yazı tarihinden itibaren başlayacaktır.

Örnek: (B) firması tarafından yapılan ihale konusu işe ilişkin olarak ilgili idareden 30/7/2013 tarihli yazıyla istenen inşaata ilişkin bilgilerin 30/8/2013 tarihine kadar Kuruma verilmesi gerekmektedir.

Söz konusu yükümlülüğün belirtilen sürede yerine getirilmemesi halinde ise ilgili idare veya kuruma aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmaktadır.

Yapı Ruhsatı Ve Diğer Tüm Ruhsat Veya Ruhsat Niteliği Taşıyan İşlemlere İlişkin Bilgi Ve Belgeler İle Bunların Verilmesine Esas Olan İstihdama İlişkin Bilgiler Yönünden: Yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlere ilişkin bilgi ve belgeler ile bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgilerin verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirilmesi de süreye bağlı bir düzenleme olarak sosyal güvenlik uygulamasında yer almaktadır. Özellikle ruhsat vermeye yetkili valilik, belediye vb. kurumlar tarafından ruhsatın alınmasına neden olan bilgiler ve bununla bağlantılı istihdama ilişkin bilgileri Sosyal Güvenlik Kurumuna bir aylık sürede vermeleri gerekmektedir. Bir aylık süre ise aynen asgari işçiliğe ilişkin bilgi ve belge bildirimlerinde olduğu şekilde yapılan yazılı bildirimden itibaren başlamaktadır.

Örnek: (A) firması tarafından yapılmakta olan inşaat işine ilişkin bilgilerin ilgili belediyeden 29/7/2013 tarihinde tebliğ edilen yazıyla istenmesi halinde ilgili bilgilerin en geç  29/8/2013 tarihine kadar Kurumun ilgili Ünitesine gönderilmesi gerekmektedir.

Söz konusu yükümlülüğün belirtilen sürede yerine getirilmemesi halinde ise ilgili idare veya kuruma aylık asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanmaktadır

Yararlandırıcı Nitelikte Bir İdari İşlem Olarak İdari Para Cezalarında İndirim Uygulaması:

Sosyal güvenlik sistemi özelinde sürelere dayalı olarak verilen yükümlülüklere baktığımız da tamamına yakınının emredici ve isteğe bağlı olmayan yükümlülükler olduğunu söyleyebiliriz. Bu doğrultuda ilgili yükümlülüklerin yasal sürelerinde yerine getirilmesi hüküm altına alınmış olup yerine getirilmeme halinde ise ilgililer idari para cezası şeklinde ve tek taraflı olarak uygulanan icrai nitelikte bir yaptırım ile karşı karşıya kalmaktadır.

Öte yandan sosyal güvenlik uygulaması kapsamında bazı süreye bağlı uygulamalar ise ilgilileri yükümlülük altına sokmayan, emredici olmayan niteliktedir. Bunlardan en önemlileri ise idari para cezalarındaki indirim uygulamaları olmaktadır. 5510 sayılı Kanun kapsamında idari para cezalarını düzenleyen 102 nci maddesinin beşinci fıkrasında yer verilen düzenleme kapsamında idari para cezasının Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde peşin ödenmesi halinde bunun dörtte üçünün tahsil edileceği belirtilmiştir. Burada ise 15 günlük süre tebliğ tarihini takip eden günden itibaren başlatılacaktır.

Diğer yandan söz konusu düzenleme yanında yine idari para cezaları yönünden getirilen ve yararlandırıcı bir idari işlem olarak niteleyebileceğimiz ikinci indirim uygulaması ise 6270 sayılı Yasa İle 102. Maddesinin İkinci Fıkrasında Düzenlenen İndirim uygulamasıdır. Söz konusu uygulama kapsamında yapılan değişiklikle yasal süresi geçirildikten sonra mahkeme kararı, denetim veya herhangi bir kamu idaresinden Kuruma gönderilen bir belge olmaksızın ilgililerince 30 günlük süre içerisinde verilen veya yapılan; sigortalı işe giriş ve işyeri bildirgeleri, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların sigortalı başlangıç ve işten ayrılma bildirimleri, Kamu idarelerince vazife malullüğüne sebep olan olayın bildirimi, Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlar ve kanunla kurulan kurum ve kuruluşlarca, ihale yolu ile yaptırılan işleri üstlenenlerin ve bunların adreslerinin bildirimi, Kamu idareleri ile bankalarca, sigortasız olduğu tespit edilen kişilerin bildirimi, Ticaret sicil memurluklarınca, şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini bildiren işverenlere ilişkin bildirimleri, Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince, yapı ruhsatı veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, Sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimler dolayısıyla verilen cezaların dörtte üçünün terkini imkanı getirilmiştir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur ise yasal süre geçirildikten sonra ilgili belge veya bilgilerin bir aylık değil 30 günlük süre içerisinde verilmesidir.

Örnek: 30/7/2013 tarihinde vermesi gereken işyeri bildirgesini yasal sürede vermeyen işveren tarafından ilgili bildirgenin en geç 29/8/2013 tarihine kadar Kuruma verilmesi halinde ilgili idari para cezasının dörtte üçünün terkin imkanına sahip olacaktır.

Sürelere İlişkin Çeşitli Hususlar

Mali Tatil

Her yıl Temmuz ayının 1’inden 20’sine kadar olan süre mali tatil olarak uygulanmaktadır. 1 ve 20 Temmuz arasındaki sürede verilmesi gerek sigortalı işe giriş bildirgesi, işten ayrılış bildirgesi, işyeri bildirgesi ve aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmesi gereken süre mali tatilin bitiminden itibaren 7 gün uzamaktadır.

Örnek: 11/7/2013 tarihinde Kuruma verilmesi gereken işyeri bildirgesi ilgili dönem mali tatile denk geldiğinden mali tatilin bitiminden itibaren 7 gün uzamakta olup söz konusu bildirge 27/7/2013 tarihine kadar Kuruma verilebilecektir

Ancak burada ilgililerin dikkat etmeleri gereken önemli bir husus bulunmaktadır. Şöyle ki mali tatil süresi içerisinde dahi vuku bulmuş olsa iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin bildirimler yasal süresinde yapılacaktır. Örnek olarak 4/7/2013 Perşembe günü meydana gelen bir iş kazası mali tatil içerisinde olup olmadığına bakılmaksızın takip eden 3 iş günü içinde yani en geç 9/7/2013 tarihi (dahil) kadar Kuruma verilecektir. Keza Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca mali tatil içerisinde işverenin defter ve belgelerinin ibrazı istenirse ibraz yükümlülüğü de mali tatilden etkilenmeyecek ve 15 günlük süre işleyecektir.

Tatil Günleri

Sayılan sürelerin son günlerinin tatil günlerine denk gelmesi durumunda ilgili süreler ilk iş gününe uzamaktadır. Örnek olarak 27/7/2013 tarihinde nakliye işyerinde, çalışmaya başlayan sigortalılara ilişkin sigortalı işe giriş bildirgelerinin 27/7/2013 tarihinin Cumartesine rastlaması nedeniyle en geç 29/7/2013 Pazartesine kadar Kuruma verilmesi halinde, söz konusu bildirgeler süresi içinde verilmiş sayılacaktır

Sosyal Güvenlik Sisteminde Gün, Hafta ve Ay Olarak Verilen Süreler Arası Farklar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Sosyal güvenlik sistemi kapsamında yer alan ilgili yükümlülükler ve hakların kullanımı ve yerine getirilmesi görüldüğü şekilde sürelere bağlı olarak yapılmaktadır. Ancak sürelerin başlangıç ve bitiş tarihleri noktasında da farklılıklar olmaktadır. Özellikle bazı durumlarda hüküm altına alınmış olan sürelerin tebliğ tarihinden itibaren mi yoksa tebliğ tarihini izleyen günden itibaren mi başlayacağı keza 30 günlük süre ile bir aylık süre kavramı noktasında farklılıklar oluşmaktadır. Sosyal güvenlik sistemi çerçevesinde söz konusu duruma ilişkin açıklayıcı bir usul uygulaması bulunmamakla birlikte ilgili sürelere ilişkin değerlendirmeler de ise diğer kanuni düzenlemeler ve çıkarılan genelge ve tebliğler çerçevesinde yapılmaktadır.

Bu doğrultuda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun süreler başlıklı altıncı bölümünde süreler açık bir şekilde tanımlanmıştır. İlgili düzenleme kapsamında 92 inci maddede sürenin gün olarak belirlenmesi halinde tebliğ veya tefhim edildiği günün hesaba katılmayacağı ve sürenin son günün tatil saatinde biteceği belirtilmiştir.

Yine ilgili düzenlemenin devamında ise sürenin; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş olması halinde ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği belirtilmiş olup sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa,  sürenin bu ayın son günü tatil saatinde biteceği açıklanmıştır.

Keza 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun sürelere ilişkin 8 inci maddesinde de sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı ve tatil günlerinin sürelere dahil olmadığı belirtilmiş  ve sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, sürenin tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzayacağı hüküm altına alınmıştır.

Saydığımız genel düzenlemeler paralelinde Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarında yer alan ve yasal sorumluluk içeren idari işlemler açısından da gün olarak verilen sürelerde sürelerin aynı şekilde tebliğ veya tefhim tarihini takip eden günden itibaren başlatılacağını belirtebiliriz. Bu noktada sigortalı işten ayrılış bildirgesinin işten ayrılışın gerçekleştiği tarihi takip eden 10 gün içinde işyeri bildirgesinin devir, nakil gibi durumları takip eden 10 gün içerisinde verilmesi gerekmektedir. Keza ihalelerin bildirilmesi ve ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmesi gibi gün verilen yükümlülüklerde de uygulanan 15 günlük süre ihalenin gerçekleştiği ve ibraza ilişkin yazının ilgiliye tebliğ edildiği tarihi takip eden günden itibaren başlatılmaktadır.

Öte yandan uygulamada sürenin gün olarak verildiği hallerde sürenin takip eden günden itibaren başlamasının istisnai durumları da bulunmaktadır. Bu noktada iş kazasının bildirimi bilindiği şekilde takip eden 3 iş günü içerisinde yapılmaktadır. Ancak söz konusu olayın işverenin kontrolü dışındaki yerlerde gerçekleşmesi ve işverenin iş kazası ile ilgili bilgi almasına engel olacak durumlarda ise iş kazasının bildirimi durumun öğrenildiği tarihten itibaren üç işgünü olarak uygulanmaktadır. Bu durumda ise görüldüğü üzere süre takip eden günden itibaren başlamamaktadır. Diğer yandan meslek hastalığına ilişkin 3 iş günlük bildirimde de süre takip eden günden itibaren değil meslek hastalığına ilişkin işverene gerekli bildirimin yapıldığı tarihten itibaren başlamaktadır. Bu noktada meslek hastalığının bildiriminde de süre takip eden günden itibaren değil işverence durumun öğrenildiği gün başlatılacaktır.

Öte yandan süreler konusunda önemli bir hususu da bir aylık ve 30 günlük süre kavramları arasındaki fark oluşturmaktadır. Uygulamada da, 30 günlük süre ile bir aylık süre kimi zaman karıştırılabilmektedir. Sürenin ay olarak verilmesi halinde uygulamada süre başladığı güne karşılık gelen günün tatil saatinde bitmektedir. Örnek olarak 5/8/2013 de bir aylık süre verilerek ilgilisinden istenen bir belgenin en geç 5/9/2013 tarihinde Kuruma verilmesi gerekmektedir. Süre gün olarak verilmiş ise de yine aynı örnek bazında değerlendirdiğimiz de 5/8/2013 tarihinde ilgilisine tebliğ edilen bir yazıya 30 gün içerisinde cevap verilmesi yükümlülüğü olduğunu varsaydığımız da ilgili süre 4/9/2013 tarihinde sona erecektir.

Bu açıdan 30 günlük süre kavramı ile bir aylık süre kavramı asıl olarak idari para cezalarındaki indirim uygulamasında önem kazanmaktadır. Şöyle ki 31 gün çeken aylarda ilgili belgelerin yasal verilme süresinin sona erdiği tarihten itibaren 30 günlük süre yerine bir aylık süre zarfında ilgili belgelerin verilmesi halinde ilgililer indirim uygulamasından yararlanamayacaklardır.

Örnek: Yasal verilme süresi 10/12/2013 tarihinde sona eren bir sigortalıya ilişkin işe giriş bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumuna 9/1/2013 tarihinde verilmesi halinde, söz konusu bildirgenin yasal verilme süresinin sona erdiği tarihten itibaren 30 günlük süre içinde verilmiş olması nedeniyle, 102. maddenin hem ikinci, hem de beşinci fıkrasında öngörülen indirimden yararlanılması mümkün olacaktır,

Buna karşın, bahse konu bildirgenin 10/1/2013 tarihinde verildiği varsayıldığında, bahse konu bildirgenin bir aylık süre içinde verilmiş olmasına rağmen 30 günlük süre geçirildikten sonra verilmesi nedeniyle 102. maddenin yalnızca beşinci fıkrasında öngörülen indirimden yararlanılması mümkün olacak, ikinci fıkrasında öngörülen indirimden ise yararlanılması mümkün olamayacaktır.

Sonuç

Sosyal güvenlik uygulaması kapsamında kişiler birçok emredici idari işlemle karşı karşıya kalabilmektedir. Söz konusu yükümlülüklerin yerine getirilmesi noktasında ise belirli süreler öngörülmüş olup söz konusu süreler dahilinde ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ilgililer icrai nitelikte bir idari işlem olarak idari para cezası ile karşı karşıya kalabilmektedir. Keza idari para cezalarında indirim şeklinde işverenlerin lehine olan ve yararlandırıcı idari işlem olarak tanımlayabileceğimiz indirim uygulamalarından yararlanma noktasında da ilgililerin belirli süreler dahilinde başvurusu esas alınmaktadır. Bu açıdan kendilerini zorlayıcı olacak idari para cezaları ve benzer yaptırımlarla karşılaşmamak ve lehe olan durumlardan yararlanmak için belirtilen sürelerde ilgili yükümlülüklerin getirilmesi işverenler açısından da yararlı olacaktır. (isvesosyalguvenlik.com)

Emre SOLAK*

————

* Sosyal Güvenlik Uzmanı, İşverenler Prim Daire Başkanlığı

Dipnotlar:

(1) Yrd.DoçDr.Cemil KAYA, “Türk İdare Hukuku’nda İcrai Olmayan İdari İşlemler”, http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/9_11.pdf

(2) Ahmet Emrah AKYAZAN,” Maddi Açıdan İdari İşlemler”, TBB Dergisi, Sayı 85, 2009,s:220.

(3) Kemal GÖZLER, İdare Hukukuna Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa, 2002,  s:98

(4) Ahmet Emrah AKYAZAN,” Maddi Açıdan İdari İşlemler”, TBB Dergisi, Sayı 85, 2009,s:221.

(5) Kemal GÖZLER, İdare hukukuna Giriş, s:101.

(6) Yrd.Doç Dr.Cemil KAYA, “Türk İdare Hukuku’nda İcrai Olmayan İdari İşlemler”, http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/9_11.pdf

(7) Mutlu KAĞITÇIOĞLU, “ İdari İşlemin İcrailiği” TBB Dergisi, Sayı 103, 2012,s:279

(8) Kemal GÖZLER, İdare hukukuna Giriş, s.115

(9) Prof.Dr. Metin GÜNDAY, İdare Hukuku, İmaj Yayınevi, Ankara,2004,9.Baskı, s: 117

(10) Prof.Dr. Metin Günday, İdare Hukuku, s: 117

(11) Kemal GÖZLER, İdare hukukuna Giriş, s: 111

(12) Yusuf KAHVECİ, İdari İşlemlerde Yetki Unsuru, Gazi Üni.Sbe Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı s:11, http://www.belgeler.com/blg/1490/idari-islemlerde-yetki-unsuru

(13) Dr.Selami DEMİRKOL ,”İptal Davasında İdari İşlemin Beş Unsuru”, Sayıştay Dergisi, Nisan-Haziran 2009, sayı:29, s:66, http://dergi.sayistay.gov.tr

([1]4) Prof.Dr.  Metin Günday, İdare Hukuku, s: 138.

([1]5) Kemal GÖZLER, İdare hukukuna Giriş s: 138

(16) Ahmet Emrah AKYAZAN,” Maddi Açıdan İdari İşlemler” s: 229

(17) Kemal GÖZLER, İdare hukukuna Giriş, s:129

Kaynakça:

-Ahmet Emrah AKYAZAN,” Maddi Açıdan İdari İşlemler”, TBB Dergisi, Sayı 85, 2009

-Dr.Selami DEMİRKOL ,”İptal Davasında İdari İşlemin Beş Unsuru”, Sayıştay Dergisi, Nisan-Haziran 2009, sayı:29

-Kemal GÖZLER, İdare Hukukuna Giriş, Ekin Kitabevi, Bursa, 2002

-Mutlu KAĞITÇIOĞLU, “ İdari İşlemin İcrailiği” TBB Dergisi, Sayı 103, 2012

-Prof.Dr. Metin GÜNDAY, İdare Hukuku, İmaj Yayınevi, Ankara,2004,9.Baskı

-Yrd.DoçDr.Cemil KAYA, “Türk İdare Hukuku’nda İcrai Olmayan İdari İşlemler”, http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/9_11.pdf

-Yusuf KAHVECİ, İdari İşlemlerde Yetki Unsuru, Gazi Üni.Sbe Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.