Beyaz Yaka Suçları

Beyaz Yaka Suçları
18 Haziran 2020 20:47

1. Beyaz Yaka Suçları Nedir ?

Beyaz yaka suçları, esasen terim olarak Türk Hukukunda hiçbir kanunda düzenlenmiş değildir.

Beyaz yaka suçları; belirli statüye sahip kişilerin mesleki görevlerini yerine getirdikleri sırada, finansal kazanç elde etmek amacıyla işledikleri suçlardır.

Bu suçların işlenmesiyle, mağdurlar yalnızca ekonomik zarara uğratılır. Suçun mağdurları ise kimi zaman kamu gibi büyük bir topluluktan, kimi zaman tek bir kişiden ibarettir. Suçun oluşumu esnasında şiddet unsurlarına başvurulmaz. Çoğu zaman yöneticiler ve belirli statü üzerindeki insanların işlediği suçlar olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Beyaz yakalı suçlular yalnızca devlet bünyesinde çalışanlar değil, ayrıca özel şirket çalışanları da olabilir. Konunun anlaşılmasını kolaylaştırabilmek için, bu ayrımdan hareketle, beyaz yaka suçlarını yazımızın devamında  listeledik.

1.1 Kamu Görevlileri Tarafından İşlenebilen Beyaz Yaka Suçları

Türk Ceza Kanunu’nda yer alan tanıma göre kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesi görevine seçim veya atama yoluyla getirilmiş kimsedir. Buradan hareketle devlet dairesi çalışanları, polis, öğretmen gibi memurlar, devlete bağlı kurumlarda çalışanlar ve siyasiler kamu görevlisi olarak örneklendirilebilir. Kamu görevlileri tarafından işlenen suçların mağduru hukuk tekniği açısından toplumun tamamı olarak kabul edilmektedir.

  • Zimmet Suçu (TCK 247): Zimmet suçu, görev nedeniyle zilyetliği kişiye bırakılan eşyanın, kamu görevlisi tarafından ele geçirilmesidir. Kamu görevlisi zimmet konusu eşyayı, bir başkası yararına ele geçirmiş olsa bile bu suçun oluşmasına sebebiyet verir.

Örneğin bir öğretmen okulda öğrencilerin kullanımına sunulmuş bilgisayarı, arkadaşına hediye etmek üzere ele geçirirse zimmet suçu oluşmaktadır. Kamu görevlisinin eşyayı bir süreliğine kullanmak üzere alması halinde de yine zimmet suçu oluşur. Ancak bu durumda verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir. Kanunen suçun asıl hali 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası gerektirmektedir.

  • Rüşvet Suçu (TCK 252): Rüşvet suçu, kamu görevlisinin yapmakla yükümlü olduğu yahut yapma yetkisi bulunmayan bir işlemi, maddi bir menfaat karşılığında yapmasıdır. Zimmet suçunda olduğu gibi, rüşvet suçunda da bir başkası lehine menfaat sağlamak suçun oluşmasına engel değildir.

Örneğin, kaymakamlıkta çalışan kalem memurunun kendisine verilen dilekçeyi daha önce işleme alması amacıyla bir miktar para alması halinde, rüşvet suçu oluşacaktır. Verdiğimiz örnekte, hem parayı alan kamu görevlisi, hem de parayı veren şahıs rüşvet suçunun faili olacaktır. Bu yönüyle rüşvet suçu, diğer beyaz yaka suçlarından ayrılmaktadır. Rüşvet suçunun cezası kanunen, 4 yıldan 12 yıla kadar hapistir. 

Önemle belirtmeliyiz ki, yalnızca maddi menfaatin sağlanması yönünde anlaşma yapmak rüşvet suçunu oluşturacaktır. Dolayısıyla, rüşvet veren kişi menfaat elde etmiş olmasa da suçun faili olarak yargılanacaktır.

  • Görevi Kötüye Kullanma Suçu (TCK 257): Esasen görevi kötüye kullanma suçunu tam olarak beyaz yaka suçu olarak kabul etmek doğru değildir. Ancak suçun bazı tipleri, beyaz yaka suçu olarak kabul edilebilir. Görevi kötüye kullanma suçu, kamu görevlisinin görevinden sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kendine veya bir başkasına menfaat tesis etmesi halinde ortaya çıkar. Menfaat sağlanmasa bile kamunun veya belirli kişilerin zarara uğraması halinde yine bu suç oluşacaktır. Bu anlamda, kamu görevlisi şiddet uygulamaksızın menfaat elde ederse beyaz yaka suçu olarak kabul edilebilecektir.

Örneğin, öğretim görevlisi akademisyenin, öğrencilerinden birisine spesifik olarak düşük not vermesi, kamu görevinin kötüye kullanılması suçunu oluşturacaktır. Kanunen görevi kötüye kullanma suçunun yaptırımı, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıdır.

1.2 Özel Teşebbüsler Bünyesinde İşlenebilen Beyaz Yaka Suçları

Özel teşebbüsler bünyesinde işlenebilen bu suçlarla günlük hayatta karşılaşma oranı daha yüksektir. Zira bu suçlar kamu görevlisi niteliği aranmadan her şahıs tarafından işlenebilir durumdadır. Suçların mağduru ise toplum veya bireysel şahıslar olabilir.

Bu suçları; vergi kaçakçılığı, ihaleye fesat karıştırma, ticari sırları açık etme, iflasın bildirilmemesi olarak örneklendirmek mümkündür.

  • Vergi Kaçakçılığı Suçu (VUK 359): Vergi kaçakçılığı suçu niteliği itibariyle çok geniş kapsamlı bir suçtur. Zira vergi kaçırma eylemi fiili bir eylem değil, hukuki bir eylemdir. Vergi kaçırmanın fiili yönleri çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu fiilleri ve cezalarını ise şu şekilde sıralayabiliriz:
  • Defter ve hesaplarda gerçeğe aykırı sonuç doğuran hileli işlemler yapmak. (1,5-3 yıl)
    • Gerçek olmayan kişiler adına işlem veya kayıtlama yapmak.(1,5-3 yıl)
    • Defter, kayıt ve belgeleri yanıltıcı şekilde düzenlemek.(1,5-3 yıl)
    • Defter, kayıt ve belgeleri yok etmek veya değiştirmek.(3-5 yıl)
    • Maliye Bakanlığınca düzenlenebilecek belgeleri sahte bir şekilde düzenlemek veya kullanmak (2-5 yıl)

Vergi kaçakçılığı suçlarının işlendikten sonra pişmanlık halinde ceza sorumluluğu ortadan kalkmaktadır. Ancak bu durumda Vergi Usul Kanunu 371. madde prosedürüne uygun olarak yetkili makamlara bilgilendirme yapılması şarttır.

  • İhaleye Fesat Karıştırma Suçu (TCK 235): İhale, bir malın veya işin birçok talipli arasında en uygun öneri veren talipliye bırakılması usulüdür. İhaleye fesat karıştırma suçu, vergi kaçakçılığı suçunda olduğu gibi çeşitli fiillerle işlenebilmektedir. Fesat karıştırılan ihalenin kamu kurum ve kuruluşu adına yapılması şarttır. Ayrıca kamu yararına çalışan dernek, vakıf ve bunlara bağlı kuruluşlar adına yapılan ihalelerde aynı hükme tabidir.

Aşağıda sıralayacağımız şu fiiler ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturmaktadır. Sayacağımız suçların cezası ise 3 yıldan 7 yıla kadar hapis gerektirmektedir.

  • İhaleye katılma yeterliliğine sahip kişilerin katılımını hileli davranışlarla engellemek. 
    • İhaleye katılma yeterliliği olmayan kişilerin katılımını hileli davranışlarla sağlamak.
    • Teknik şartnamede yer alan özelliklerin olmadığından bahisle, malı değersiz göstermek.
    • Teknik şartnamede yer almayan özellikleri varmış gibi göstererek fiyatı arttırmak.
    • İhaleyle ilgili gizli tutulması gereken bilgileri açığa çıkarmak
    • Cebir veya tehdit kullanarak ihaleye katılma yeterliliği olan kişilerin katılmasını engellemek.
    • İhaleye katılan kişilerin kendi aralarında gizli anlaşma yapmaları.

İhaleye fesat karıştırma suçu çok detaylı ve kapsamlı bir suç olduğundan kanunda da detaylı olarak düzenlenmiştir.

  • Ticari Sırları Açığa Çıkarma Suçu (TCK 239): Beyaz yaka suçları içerisinde en sık karşılaşılan suç ticari sırları açık etme suçudur.Ticari sırları açığa çıkarabilmek için kişinin belirli ticari sırra sahip olması, kural olarak bazı meslek grupları içerisinde yer alması gerekir. Örneğin banka görevlisi, vakıf çalışanı, yardım kuruluşu çalışanlarının bu suçu işlemesi mümkündür.

Kanunda tanımlanan şekliyle; kişinin sahip olduğu meslek veya görev dolayısıyla elde ettiği müşteri bilgileri vb hususları 3. şahıslarla paylaşması durumunda bu suç işlenmiş olacaktır.

Örneğin banka görevlisinin görevi sırasında elde ettiği müşteri banka numarasını 3.kişilerle paylaşması halinde söz konusu suç işlenmiş olacaktır. Suçun kanunda öngörülen yaptırımı ise 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ve bin güne kadar adli para cezasıdır. 

  • İflası İstememe Suçu (İİK 345/a): Mevcut hukuk sistemine göre iflas etme seviyesine gelmiş bir şirketin yöneticileri, mahkemeye başvurarak iflas talep etmekle yükümlüdür. İflastan anlaşılması gereken ise, şirketin mevcut borçlarını ödeyemeyecek hale gelmesidir.

İflasın amacı, kendisinden kar etmesi beklenmeyen şirketin hukuki varlığını sonlandırarak, alacaklıların daha fazla zarara uğramasını önlemektir. İflası isteme sorumluluğu, idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler üzerindedir. Suçun işlenmesi halinde, 10 günden 3 aya kadar hapis cezası verilmektedir. 

  • Kişisel Verilerin Kullanılması Suçları (TCK 135): Beyaz yaka suçları arasında işlenme oranı yüksek olan bir diğer suçlar ise kişisel verilere yönelik suçlardır. Kişisel veri, kimliği belirlenebilir kişilere ait her türlü bilgiyi ifade eder.

Örneğin, telefon numarası, ad-soyad, fotoğraf gibi veriler kişisel veri olarak kabul edilebilir. Ceza kanununda kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi- yayılması, kişisel verilerin yok edilmemesi suçları ayrı ayrı düzenlenmiştir. 

Bazı meslek mensuplarının, mesleğin icrası sırasında kişisel verileri kullanma ihtiyacı ortaya çıkabilir. Örneğin banka çalışanlarının, müşteri TC kimlik numarasına ihtiyaç duyması gibi. Bu örnekte banka çalışanı, eğer TC kimlik numarasını hukuka aykırı bir şekilde gelir elde etmek amacıyla kullanırsa, kişisel verilerin ihlali suçu, beyaz yaka suçları kategorisine girecektir. 

Kişisel veri suçları, suçun şekline göre 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası yaptırımlarına sebep olmaktadır. 

  • Dolandırıcılık ve Güveni Kötüye Kullanma Suçu: Esasen şirket içi yolsuzluk olarak da adlandırılabilecek olan dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçu ile, fail şirket içinde hileli hareketlerle kendisine veya 3. Kişiye yarar ve diğerine zarar sağlamış olabilir veya kendine zilyetliğin devri amacı ile verilmiş olan bir değeri amacının dışında kullanmış olabilir.

Örneğin şirket satın alma müdürü satın alınan mal bedelini yüksek gösterip fazla kısmı kendine aldığında ve bu yolla şirket zarara uğratıldığında bu suç oluşur. Durumun koşullarına göre bu suçlardan hangisinin oluştuğuna karar verilmelidir.

2. Şirket İçi Beyaz Yaka Suçlarında Yöneticinin Sorumluluğu 

Beyaz yaka suçları çoğu zaman şirket çalışanları tarafından işlenmektedir. Peki şirket çalışanlarının işlediği bu suçlardan, hukuken şirket yöneticileri sorumlu tutulacak mı?

Yazımızın devamında çeşitli yönleriyle şirket yöneticisinin sorumluluğu üzerine açıklamalar yapacağız. 

Ceza Sorumluluğu:

Öncelikle ifade etmeliyiz ki, cezaların şahsiliği ilkesi gereği şirket yöneticisi, çalışanlarının suçlarından dolayı ceza sorumluluğu altına alınamaz. Ancak şirketin hukuki temsilcileri şirket yönetim kurulu üyeleri (yöneticileri) olduğundan, şirket bünyesinden işlenmiş suçun ilk şüphelileri, şirket yöneticileri olacaktır.

Her ne kadar şirket yöneticileri; cezai olarak sorumlu olmasa da soruşturma sürecinde şüpheli ve hatta belki de yargılama sürecinde sanık olarak son derece zor bir sürecin içerisine girebilirler. Dolayısıyla şirket içinde yer alan her türlü faaliyetin sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekir. 

Bununla birlikte şirket bünyesinde çalışanlar tarafından işlenen bu suçlar, şirket idarecileri tarafından biliniyorsa, idarecilerin de çeşitli yönlerden cezai sorumluluğu gündeme gelebilecektir.

Örneğin, ticari defterler üzerinde muhasebeci tarafından vergi oranını düşürmek amacıyla yapılan hileli davranışlar, şirket idarecisi tarafından biliniyorsa hiç şüphesiz idarecilerde ceza sorumluluğu altına girecektir. Bu tarz durumlarla karşılaşan şirket yöneticisinin yapması gereken ilk iş durumu yetkili makamlara bildirmek olacaktır. 

Hukuk (Tazminat) Sorumluluğu:

Ceza hukukunda cezaların şahsiliği prensibi mutlak bir şekilde yer alsa da hukuk sorumluluğunda şahsilik prensibi son derece esnektir. Dolayısıyla somut durumun özelliklerine göre, mağdurun uğradığı zararları şirket yöneticisinden talep etme hakkı bulunabilir.

Bu durum Türk Borçlar Kanunu Madde 66’da adam çalıştıranın sorumluluğu başlığı altında düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre, adam çalıştıran, çalışanın kendisine verilen görevi yaptığı sırada vermiş olduğu zararlardan sorumlu tutulacaktır. Burada, zarara uğrayanların tazminat alacağına ulaşımını kolaylaştırmak adına bu tarz bir sorumluluk sistemi getirilmiştir. 

Örneğin, banka gişe memurunun müşterilerden birisinin banka hesabındaki tüm parayı kendi hesabına geçirmiş olduğu bir durumda, banka müşterisi direk banka tüzel kişiliğine, dolayısıyla banka idarecilerine de tazminat davası açabilir.

Neticede hiç şüphesiz, şirket yöneticilerinin maddi zarara uğraması gündeme gelebilir. Sonradan rücu ederek çalışana yönlendirmek mümkün olsa da belirli süreliğine yaşanacak maddi kaynak kaybının önüne geçmek mümkün olmayacaktır.

3. Sonuç

Beyaz yaka suçları, literatüre son 50 yılda kazandırılmış yeni bir kavramdır. Dolayısıyla hukuk sistemlerinde henüz böyle bir kategori oluşturulmamıştır. Ancak az önce yapmış olduğumuz sosyolojik tanıma göre beyaz yaka suçlarını çeşitli kanunlar arasından bulmak mümkün hale gelmiştir.

Dolayısıyla beyaz yaka suçları, hukuk sistemi açısından bir sonuç doğurmayan, sosyolojik bir tanımla olarak kalmıştır.  Söz konusu terimin gün geçtikçe yaygınlaşması, ilerleyen zamanlarda hukuki bir düzenlemeyi gerekli kılacaktır. (isvesosyalguvenlik.com)

Mustafa MIHCI *

——————–

* Avukat

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.