SGK İdari Para Cezalarıyla İlgili Davaların İdare Mahkemesinde Görülmesi Anayasaya Aykırı Değil-14.02.2012

SGK İdari Para Cezalarıyla İlgili Davaların İdare Mahkemesinde Görülmesi Anayasaya Aykırı Değil-14.02.2012
29 Mart 2013 21:33

Bilindiği üzere, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5510 sayılı Kanunun 102 nci maddesine istinaden uygulanan idari para cezalarına karşı, aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca; idari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma itiraz edilebilmekte, Kurumca itirazı reddedilenlerin ise kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurma hakları bulunmakta gerekmekte, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezası kesinleşmektedir.

Aydın Bölge İdare Mahkemesi, işyerinde yapılan incelemede defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle kesilen idari para cezasına karşı açılmış olan bir dava nedeniyle, söz konusu 102. maddesinin dördüncü fıkrasının “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler” biçimindeki dördüncü cümlesinin Anayasa’nın 2., 36., 125., 141. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne dava açmış, itiraz gerekçesinde özetle;

506 ve 5510 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, aynı denetim raporu sonucu aynı işveren hakkında aynı maddi olay sebebiyle düzenlenen re’sen prim tahakkuk işlemine karşı iş mahkemelerinde, idari para cezalarına karşı idare mahkemelerinde, ödeme emirlerine karşı ise Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinde dava açılması gerektiğini; dolayısıyla aynı işyeri, aynı maddi olay ve aynı denetim raporu uyarınca tesis edilen üç ayrı işlem için üç ayrı mahkemenin görevli kılındığını, bunun gerçek hayata yansımasının ise tam bir belirsizlik ve güvensizlik oluşturduğunu, çünkü maddi olayda haklı olduğunu düşünen işverenin aynı maddi olay ve aynı denetim raporundaki haklılığını üç ayrı mahkemede üç ayrı yargılama usulüne göre anlatmaya çalıştığını, bunun sonucu her mahkemenin de usul ve inceleme tarzındaki farklılık sebebiyle, sübut konusundaki tespitlerin farklı olabildiğini, vatandaş yönünden maliyeti, süresi ve zamanı belirsiz bir süreç başladığını, nitekim bazı mahkemelerin birbirlerini bekletici mesele yaptığını veya görev ihtilafları çıktığını, bunun gerek dava süresi gerekse maliyeti artırdığını,

Oysa aynı maddi olay ve aynı hukuki rejime tabi olan bu ihtilafların konuyla ilgili genel görevli uzman mahkeme olan adli mahkemede görülmesinin, hem uzmanlık gereği hukuki niteliğin artmasını, hem de davaların az maliyetle daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayacağını,

belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi ise söz konusu 102 nci maddenin dördüncü fıkrasının “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler.” biçimindeki dördüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 20.10.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar vermiş, Mahkemenin buna ilişkin 20.10.2011 tarihli, E: 2010/55 ve K: 2011/40 sayılı gerekçeli kararı 14/02/2012 tarihli ve 28204 sayılı Resmi Gazete’de yayımlamıştır.

Öte yandan, Emekli Sandığı tarafından 2001 yılında bağlanan yetim aylığının, idareden kaynaklanan hata nedeniyle fazla ödendiğinin tespit edilmesi üzerine, fazla tutarın kesileceğine ilişkin işlemin iptali istemiyle idare mahkemesinde açılan davanın, 5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesi uyarınca görev yönünden idare mahkemesince reddi üzerine, kararın temyiz incelemesinde, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Danıştay Onbirinci Dairesi; dava konusu olayda davalı idarece kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş bulunan bir idari işlemin davaya konu edildiği, bu itibarla Sosyal Güvenlik Kurumunca kamu hizmeti yerine getirilirken kamu gücü kullanılarak 5510 sayılı Kanun kapsamında bulunan sigortalılar hakkında tesis edilen tüm işlemlerin idari işlem niteliğinde bulunduğu ve bu işlemler nedeniyle idare ile ilgililer arasında çıkan uyuşmazlıkları çözmekle görevli yargı yerinin Anayasal düzenlemelere göre idari yargı olduğu, dolayısıyla 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 101. maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür” bölümünün, Anayasa’nın 2., 37., 125. ve 155. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açmış, Mahkeme söz konusu 101. maddenin “… bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vererek itirazı reddetmişti (25/01/2012 tarihli haber). (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.