İşe Giren – Çalışmaya Başlayan Kişinin Nafakası Kesilir mi ?

İşe Giren – Çalışmaya Başlayan Kişinin Nafakası Kesilir mi ?
21 Ocak 2023 23:41

Boşanma nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde, bu boşanmadan zarar gören ve boşanmada herhangi bir kusuru olmayan taraf, karşı taraftan nafaka ve/veya tazminat talep edebilmekte, nafaka ödenip ödenmeyeceğine, ödenecekse de nafakanın miktarına mahkeme karar vermektedir.

Bu konudaki düzenlemeler 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunda yer almakta olup, Kanunun konuya ilişkin Kanun maddeleri aynen aşağıda yer almaktadır.

V. Boşanmada tazminat ve nafaka

1. Maddî ve manevî tazminat

Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

2. Yoksulluk nafakası

Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

3. Tazminat ve nafakanın ödenme biçimi

Madde 176- Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.

Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

İşe Giren – Herhangi Bir İşyerinde Çalışmaya Başlayan Kişinin Nafakası Kesilir mi ?

Mahkeme kararı ile bağlanan nafakanın hangi sebeplerle ve hangi hallerde kesileceği Medeni Kanun’un yukarıda yer alan 176/3. maddesinde belirtilmiştir. Söz konusu madde hükümlerine göre irat biçiminde yani aylık olarak ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka;

▪ Alacaklı tarafın (kendisine nafaka ödenen kişinin) yeniden evlenmesi,

▪ Taraflardan birinin (nafaka alan veya ödeyen kişinin ölümü,

hâlinde kendiliğinden kalkar, bunun için mahkemeye başvurulması, dava açılması gerekmez.

▪ Alacaklı tarafın (kendisine nafaka ödenen kişinin) evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması,

▪ Yoksulluğunun ortadan kalkması,

▪ Haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde,

ise mahkeme kararıyla kaldırılır. Yani bu tür durumlarda nafakanın kaldırılması için mahkemede dava açılması gerekir.

Görüleceği üzere, herhangi bir işe giren, herhangi bir işyerinde çalışmaya başlayan kişinin nafakasının kesileceğine dair Kanunda bir hüküm yok. Eğer nafaka alan kişinin işe girmesi, çalışmaya başlamasıyla birlikte aldığı ücret yoksulluğunun ortadan kalkmasına yol açacak düzeyde ise o zaman nafaka kesilir. Bunu değerlendirip karar verecek olan da mahkemedir.

Konuya İlişkin Örnek Yargıtay Kararları

Konuyla ilgili bazı Yargıtay kararlarına kısaca aşağıda örnek olarak yer verilmiştir. Söz konusu kararların tam metnine Yargitay Karar Arama sayfasından ulaşılabilir.

T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – 2015/6781 E., 2015/14484 K., Tarihi: 28.09.2015

Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.

TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.

Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.

Somut olayda; tarafların 07.01.2013 tarihinde boşandıkları, davalı lehine 800 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür.

Davalının Kızılkaya Belediye Başkanlığında toplum yararına program dahilinde geçici işçi olarak çalıştığı, aylık 900 TL maaş aldığı, dönem dönem işten çıkarıldığı, sabit ve güvenceli bir işinin olmadığı, davacının ise ….. Bitkisel Ürünler Tic.San.Ltd.Şti.’nin ortağı olduğu anlaşılmıştır.

Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir.

Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadın hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasından indirim yapılması gerekli ise de, davalı hakkında hükmedilen aylık 800 TL yoksulluk nafakasının 500 TL indirilerek, davalı lehine aylık 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, mahkemece yapılan indirimin fazla olması nedeniyle hakkaniyete uygun bulunmamıştır.

O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK’nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasından fazla miktarda indirim yapılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – 2016/18287 E., 2017/10525 K., Tarihi: 20.06.2017

Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ……….. nafaka ödediğini, müvekkilinin yeni bir evlilik yaptığını ve masraflarının arttığını, davalılardan ……… Orman Müdürlüğünde işe başladığını, davalıların birlikte yaşadıkları annelerinin ekonomik yönden çok iyi bir durumda olması nedeniyle davalıların ekonomik bir sıkıntılarının kalmadığını belirterek davalılar lehine bağlanan nafakaların iptaline veya uygun miktarda indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini savunmuş, karşı davada ise davalı … yönünden 150 TL nafakanın 500 TL’ye çıkarılmasını istemiştir.

Mahkemece, davalılar ……. aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile davalı aleyhine 2014/160 esas 2014/872 karar sayılı ilamı ile takdir edilen aylık 250 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren ortadan kaldırılmasına, karşı davanın kısmen kabulü ile …. lehine …… Aile Mahkemesinin 2009/909 esas sayılı dosyası ile takdir edilen aylık 150 TL yardım nafakasının dava tarihinden itibaren 100 TL artırılarak aylık 250 yardım nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK.nun 364.maddesine göre; “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”

Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır.

Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların…” yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.

Somut olayda; davalı …’un 23/10/2013 tarihli sağlık kurulu raporuna göre % 48 oranında özürlü olduğu ve herhangi bir sosyal yardım almadığı anlaşılmaktadır. Orman Genel Müdürlüğünün cevabi yazısında, davalının 2015 yılı içerisinde Aksaray İş-Kur Müdürlüğü ile düzenlenen toplum yararına program kapsamında 01/04/2015 tarihinde işe başladığı, 30/09/2015 tarihinde programın sona ermesi nedeniyle çıkışı yapıldığı, çalıştığı süre içerisinde asgari ücret üzerinden maaş aldığı bildirilmiştir. Davalının, çalışmasının geçici nitelikte olduğu göz önüne alındığında, nafakanın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İşten Ayrılan Kişiye Nafaka Ödenmez

Konuyla ilgili bir başka Yargıtay kararı ise işe giren kişinin nafakasının kesilmesiyle ilgili değil, aksine çalıştığı işten ayrılan kişiye nafaka ödenmeyeceğine dair bir karar olup, söz konusu kararın ilgili kısmına aşağıda yer verilmiştir.

T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – 2018/6836 E., 2019/7645 K., Tarihi: 24.06.2019

1-Mahkemece davacı kadının açtığı boşanma davası sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine nafakaya ve tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı tarafların temyizi üzerine Dairemizin 18.04.2018 tarih 2016/15634 Esas ve 2018/5203 Karar sayılı ilamı ile davalı erkeğin süresinde davaya cevap vermediği, vakıa ileri sürme ve delil sunma hakkını kaybettiği, bu nedenle davacı kadına kusur yüklenmesinin doğru olmadığı bu durumda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, davalı erkek süresinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Dosyanın yeniden yapılan incelemesinde; davalı erkeğe dava dilekçesinin 06.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 16.01.2015 tarihli dilekçesi ile dosyaya hem vekaletnamesini sunduğu hem de cevap süresinin uzatılmasını talep ettiği, mahkemece davalı tarafa cevap dilekçesini sunmak üzere 2 haftalık ek süre verildiği, bunun üzerine davalı vekilinin 30.01.2015 tarihinde süresinde cevap dilekçesini sunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalı erkek de vakıa ileri sürme ve delil sunma hakkına sahip olduğu gibi mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen olaylara göre tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ve davacı kadının tazminat taleplerinin reddinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ne var ki bu husus ilk inceleme sarasında gözden kaçırılarak hükmün bozulmasına karar verildiğinden, davalı erkeğin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı bozma ilamının kusur belirlemesi ve davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine ilişkin 2. ve 3. bentlerinin kaldırılmasına, mahkeme kararının gösterilen sebeple kusur belirlemesi ve davacı kadının tazminat taleplerinin reddi yönlerinden de onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı kadın, dava dilekçesinde bankada çalıştığını, cevaba cevap dilekçesinde ise çalışmakta olduğu işi bıraktığını beyan etmiştir. Dosya içindeki davacı kadının çalıştığı bankadan gönderilen ihbarnamede davacı kadının 19.11.2014 tarihinde işten ayrıldığı bildirilmiş, dinlenen tanıklar da davacı kadının iş akdinin feshedileceğini düşünerek kendisinin istifa ettiğini beyan etmişlerdir. İşinden kendi isteği ile ayrılan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez. O halde, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı erkeğin yoksulluk nafakasına yönelik karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı yoksulluk nafakasına yönelik kısmen onama ilamının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan sebeple hükmün yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle davalı erkeğin karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-442. maddeleri gereğince kabulüne, Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı ilamının davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik onama ilamı yönünden kaldırılarak hükmün yukarıda açıklanan sebeple yoksulluk nafakası yönünden de BOZULMASINA, 1. bentte gösterilen sebeple Dairemizin 18.04.2018 tarih, 2016/15634 esas ve 2018/5203 karar sayılı kısmen onama-kısmen bozma ilamının kusur belirlemesi ve davacı kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden bozma kararlarının kaldırılmasına, kusur belirlemesi ve davacı kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden hükmün ONANMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 24.06.2019 (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.