Anayasa Mahkemesi İşçinin E-Postasını Kontrol Eden İşvereni Haklı Buldu

Anayasa Mahkemesi İşçinin E-Postasını Kontrol Eden İşvereni Haklı Buldu
15 Mayıs 2016 17:34

Çalışanlarla işverenler arasında çıkan uyuşmazlıklarda öncelikli başvuru yolu ilgili Kurumlara şikayettir.

Hangi konuda hangi Kuruma veya nereye şikayet başvurusunda bulunulabileceği Çalışanlar İhbar ve Şikayet Başvurularını Nereye Yapmalı, Çalışanların da Haklarını Arayabilecekleri Yeni Bir Kurum Kuruldu başlıklı yazılarda belirtilmiştir.

Şikayet dışında çalışanlar için ikinci başvuru yolu yargı, yani mahkemede dava açmadır. İşçi – işveren arasındaki uyuşmazlıklarda davalar da iş mahkemelerinde açılır. İş mahkemesi olmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesinde dava açılır. (Bkz. Çalışanlar Davayı Neredeki İş Mahkemesinde Açabilir ?) Mahkemelerin kararlarına karşı ise Yargıtay’da temyiz davası açılır. (Bkz. İş Mahkemesi Kararlarına Karşı Nereye ve Nasıl İtiraz Edilir ?)

Dolayısıyla, işçi – işveren uyuşmazlıkları aslında Anayasa Mahkemesini ilgilendirmemekte, bu mahkemenin görev alanına girmemektedir. Ancak 2010 yılında yapılan Anayasa Değişikliği uyarınca 2012 yılında hak ihlaline uğrayan kişiler için Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunma hakkı getirilmişti. (Bkz. Anayasa Mahkemesi’ne Artık Bireysel Başvuru Yapılabilecek)

İşveren tarafından iş sözleşmesi feshedilen, yani işten çıkarılan işçinin açtığı işe iade davasının mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine, haklarının ihlal edildiğini ve yargılamanın adil yapılmadığını düşünen işçi Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesine kadar intikal eden söz konusu olayda, işveren tarafından kendisine tahsis edilen kurumsal e-posta üzerinden işyerinde çalışan bir başka işçiyle özel yazışmalar yapan, aralarında iş arkadaşlığı dışında ilişki gelişen çalışanlardan birinin eşinin işyerine olayı intikal ettirmesi üzerine, işyeri yetkilileri söz konusu işçiye tahsis ettikleri e-posta hesabından yaptığı yazışmaları kontrol etmişler, iddiaların doğruluğunun tespiti üzerine söz konusu işçiyi ve e-posta üzerinden yazıştığı, özel ilişki kurduğu diğer işçiyi ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri nedeniyle işten çıkarmışlar, bunun üzerine işten çıkarılan işçiler iş mahkemesinde işe iade davası açmışlar, dava sürecinde işveren iş sözleşmesinin feshine sebep olan söz konusu e-posta yazışmalarını mahkemeye delil olarak sunmuş, mahkeme de işvereni haklı bularak işe iade talebini reddetmiştir.

İşe iade talebi reddedilen işçiler ise özel hayatlarının gizliliği ve haberleşme hürriyeti yok sayılarak işveren tarafından e-posta hesaplarının incelendiğini, e-posta yazışmalarından elde edilen bilgiler gerekçe gösterilerek iş sözleşmelerinin haksız olarak feshedildiğini, işe iade davası açtıkları mahkemenin de söz konusu e-posta içeriklerini delil olarak dikkate aldığını, hukuksuz bu delillere göre karar verdiğini, mahkemenin özel hayatlarıyla ilgili delilleri dikkate almaları nedeniyle özel hayatlarının alenileştiğini, işverenin özel e-posta hesaplarını kontrol etmesine haklılık kazandırıldığı, ayrıca mahkeme kararının Yargıtay tarafından da onaylandığını, dolayısıyla özel hayata saygı ve haberleşmenin gizliliği haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

Anayasa Mahkemesi ise konuya ilişkin kararında (10 Mayıs 2016 Tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştır); söz konusu işçilerin işe alınmaları sırasında imzaladıkları iş sözleşmelerinde, işyeri içerisinde temel ahlaki kurallara uyulması ve yanlış anlaşılacak ilişki ve davranışlardan kaçınılması gerektiği, personelin birbirleri arasında mesafeli ve profesyonel bir ilişki kurması, özel dostluklarını tercihen işyeri dışındaki kişilerle kurmaları gerektiği, şirket tarafından çalışanlara iş için tahsis edilen bilgisayar, internet ve e-posta hesaplarının kişisel amaçlı, genel ahlaka ve örf ve adetlere aykırı şekilde kullanılamayacağı, şirket yetkilileri tarafından çalışanlara haber verilmeksizin e-posta yoluyla yaptıkları yazışmaların yedeklenip, gerektiğinde kontrol edilebileceği yönünde hususların yer aldığı, sözleşmeyi imzalayarak çalışanların bu hususları kabul ettiği; ayrıca işverenin e-posta yazışmalarını, işçinin şirkete şikayette bulunan eşinin iddialarının doğruluğunu teyit etmek için kontrol ettiğini ve sınırlı bir müdahale olduğunu, dolayısıyla Anayasanın güvence altına aldığı özel hayata saygı ve haberleşmenin gizliliği hakkının mevcut şartlar altında ihlalinin söz konusu olmadığını belirtmiş, böylece işe iade davasını reddeden mahkemenin kararını yerinde bulmuş, böylece işverenin söz konusu işçileri işten çıkarmakta haklı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.