Kayıt Dışı İstihdam Gerçeği ve Mücadele Yöntemleri

Kayıt Dışı İstihdam Gerçeği ve Mücadele Yöntemleri
26 Nisan 2013 18:44

Kayıt dışı ekonominin bir bölümünü oluşturan kayıt dışı istihdam; nedenleri, sonuçları ve işleyişi bakımından karmaşık bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle kayıt dışı ekonomi ve istihdamın kayıt altına alınması hem gelişmekte olan ülkeler hem de gelişmiş ülkeler için çözümlenmesi gereken ciddi bir sorundur.

Kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamı ortaya çıkaran sebepler ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bu nedenle, kayıt dışılığa yol açan faktörlerin neler olduğu iyi belirlenmelidir. Ayrıca, kayıt dışı ekonomi istatistiksel verilerin güvenilirliğini azalttığından bu eksik ve yanlış göstergeler dikkate alınarak oluşturulan ekonomik ve sosyal politikaların hayata geçirilmesi de çoğu zaman yeterince başarılamamaktadır.

Türk sosyal güvenlik sisteminin bugün karşılaştığı krizin de asıl sebebi, sosyal güvenlik kurumlarının sigortacılık ilkelerine ters müdahalelerle işletilmesidir.

Ülkemizde, işçi ve işverenlerde sosyal güvenlik bilincinin yerleşmemiş olması ve sosyal güvenlik sistemimizdeki yanlış uygulamalar fertlerin sosyal sigorta kuruluşlarına olan güvenlerini sarsmıştır.

Bir ülkenin gelişme ve kalkınmasının en önemli göstergesi, sosyal güvenliğin yaygınlığı ve sisteme dahil olan fertlere sağladığı olanaklarla ölçülür. Birçok ülkede işverenlerin ve çalışanların yanında devlet de sosyal güvenliğin finansmanına katkıda bulunduğundan, sosyal güvenlik kesintileri işçi ve işverenler üzerinde katlanılamaz mali külfet oluşturmazlar. Sosyal güvenlik kuruluşları finansman sorunlarını çözümlediklerinde, sisteme dahil olan üyelerine daha iyi olanaklar sağlamakta ve bu bağlamda işverenler ile sigortalıların sosyal güvenlik kuruluşlarına güveni artmaktadır.

Kayıt Dışı İstihdamın Nedenleri:

Hızlı nüfus artışı, bölgesel geri kalmışlık, iç göç nedenleriyle artan işsizlik herhangi bir işte çalışmayı zorlaştırmaktadır. Düşük eğitim seviyesi, kayıtlı sektörde istihdam edilemeyen işgücü, piyasaya giriş ve çıkışın kolay olduğu, sermaye gerektirmeyen; evde çalışma, fason üretim, işportacılık, simitçilik gibi işlerin yapıldığı informal (resmi olmayan) sektörde istihdama yol açmaktadır.

Kayıt dışı istihdamın en temel nedenlerinden biri, katma değeri düşük istihdamın yaygınlığıdır. Bir kişinin ürettiği katma değerin kendisine ücret olarak döneceği varsayımı altında, o ücretten vergi ve prim kesilmesinden sonra geriye kalanın geçinebilecek en az gelire tekabül etmesi gerekir. Bu sorunun aşılması için verimi yüksek, nitelikli istihdama ihtiyaç vardır. Türkiye’de istihdam edilenlerin ortalama eğitim süresi 6-7 yıldır. Bu düzeyde düşük eğitimli iş gücünün kayıt altına alınması da ayrıca zorluk taşımaktadır.

Düşük prim ödeme gün sayısı, isteğe bağlı emeklilik, erken emeklilik, yaygın ve geniş bağımlı tanımı (eş, çocuk, ana, baba) gibi faktörlerin çalışma hayatı boyunca kayıtlı olmayı gereksiz kıldığına dair görüşler kayıt dışı istihdama yol açmaktadır.

Vergi oranlarının yüksek olması ve vergilerin adil toplanamaması kayıt dışına neden olmaktadır. İşgücü maliyetlerini düşürme çabaları kayıt dışına neden olan diğer bir etkendir. Büyük işletmeler üretimin bir çok aşamasını fason olarak taşerona vermektedirler. Türkiye’de toplanan vergi yükü dünyaya göre düşük, kayıtlı üretimin vergi yükü ise yüksektir.

Kayıt dışı ekonomi, devletin koymuş olduğu mali yükümlülüklerden kanunlara aykırı olarak kaçmak için yapılan hareketler olduğundan ekonomik ve sosyal hayatı farklı boyutlarda etkilemektedir. Kayıt dışı ekonominin mali boyutu gelir idaresinde vergi, sosyal güvenlik boyutu ise prim kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ücretten yapılan sigorta primi, vergi gibi kesintiler işveren için büyük bir yük oluşturmaktadır. Bununla birlikte işçilerin işe başlarken “brüt ücret” üzerinden değil, net ücret üzerinden anlaşmaları, kanunların esasen işçiyi yükümlü tuttuğu fakat ödenmesinde işvereni sorumlu saydığı bazı yükümlülüklerin işveren tarafından karşılanmasına sebep olmaktadır.

Piyasa ekonomisinin varlığını belirleyen en önemli unsur rekabettir. Rekabet şartlarını zedeleyen kayıt dışı ekonomi son dönemde yaşanılan krizi daha da ağırlaştırmıştır. Sonuçta çalıştırdığı sigortalıyı kuruma bildiren işveren, üzerine yüklenen ağır mali yükümlülükleri yerine getirmekle rekabette geri kalmaktadır. Karı azalan işveren, kaçak işçi ile üretim yapana göre dezavantajlı olacağından belirli bir süre sonra kayıt dışılığa itilmektedir.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerin işvereni kayıt dışına ittiği, iş güvencesi tazminatı, işyeri hekimi, ilkyardım personeli istihdam etme, iş güvenliğinden sorumlu mühendis veya teknik eleman görevlendirme zorunluluğu, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurma, işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verme, bilgilendirme ve denetleme yükümlülüğünün işverene maliyeti arttırıcı yük getirdiği ve dolayısıyla istihdamı doğrudan sınırlayıcı etkide bulunduğu ileri sürülmektedir.

Ancak, bu tedbirlerin alınmaması sonucu olabilecek bir iş kazası ve meslek hastalığının işverene maliyeti, bu tedbirlerin alınması ile oluşan maliyetin çok üzerindedir. Ayrıca iş kazası veya meslek hastalığı sonucu işçinin ailesinin uğrayacağı gelir kaybı, tedavi masrafları ve işgücü kaybı hesaplandığında bu durum daha net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Ülkemizde kayıt dışı istihdamın nedenlerinin bir bölümünü de sosyal güvenlik sisteminden kaynaklanan sorunlar oluşturmaktadır. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa öncesindeki mevzuata tabi olanlar açısından özellikle SSK’dan emekli olabilmek için Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nın aksine, yılla birlikte düşük prim ödeme gün sayısının dikkate alınması sigortalılık süresine çalışılmayan günlerin de dahil edilmesi kişilerin emekli olabilmek için istenen prim ödeme gün sayısını doldurup yaş ve yıl şartını beklerken kayıt dışı çalışabilmelerine neden olmaktadır. Bunun dışında erken emeklilik, isteğe bağlı sigorta uygulaması gibi sosyal güvenlik uygulamaları kişilerin kolaylıkla kayıt dışı çalışmasına yol açmaktadır. Yine 5510 sayılı yasa ve 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle bütünüyle yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası uygulaması öncesinde sigortalı olması gereken ancak kayıt dışı çalışan kimselerin de sağlık yardımlarını da mülga 3816 sayılı Yasa kapsamında “Yeşil Kart” alarak sağladıkları görülmekteydi. 5510 sayılı Yasa kapsamında getirilen bir takım değişiklikler ve kararlı uygulamalar sayesinde bu sorunlar bir nebze olsun aşılmış gibi görünmektedir.

Ülkemizde sosyal güvenlik sistemine olumsuz etkileri bulunan en önemli faktörlerden bir tanesi de geçmişte sıklıkla çıkarılan hizmet borçlanması kanunlarıdır. Bu kanunlar tahsil edilecek primin geciktirilmesinden yoksun kalınan değerler dikkate alınmadan çıkarılmıştır. Borçlananlar, mevcut asgari ve azami ücret üzerinden borçlansalar bile emeklilikleri halinde ödedikleri primi kısa zamanda geri alabilmektedirler.

Ülkemizde Yabancı Kaçak İşçilik ve Çocuk İşçiler:

Ülkemizde yabancı kaçak işçi istihdamı konusunda bazen milyonlarla da ifade edilen çeşitli rakamlar telaffuz edilmiştir. Bu rakamlar farklı kesimlerin tahminlerine dayalıdır. Yabancı kaçak işçi varlığının ulaştığı büyüklük ile ilgili olarak ileri sürülen bu rakamların pek çoğu alan çalışmaları ile elde edilmiş, kesin, net ve test edilebilir veri niteliğinde değildir. Ancak Türkiye’de yabancı kaçak işçiliğin işgücü yetersizliğinin ve açığının sonucu olmadığı, tedbir gerektiren boyutlara ulaştığı ve yabancı kaçak işçi istihdamı ile tüm kesimlerin katıldığı mücadele çalışmalarının yürütülmesi gerektiği düşünülmektedir.

Yakalanma durumuna göre istatistik tutulan İçişleri Bakanlığı verilerine göre; Ülkemizde yakalanan yabancı kaçak işçilerin özellikle Bağımsız Devletler Topluluğu (eski Sovyetler Birliği), Bulgaristan, Romanya, Pakistan, Bangladeş, İran, Irak, Suriye ve Afrika ülkelerinden geldiği saptanmıştır.

Kayıt dışı istihdamın bir boyutunu da çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Türkiye, köy toplumundan sanayi toplumuna geçerken köyden kente göçü yaşamıştır. Bir yanda nüfus artış hızının yüksek olması, diğer yanda genel ekonomik konjonktürün bozukluğu, bütçeden eğitim ve sağlığa yeterince pay ayrılamaması, çocukların çalıştırılmasına neden olmuştur. Diğer yandan istihdamın büyük bölümünün tarımda olduğu ve bu kesimde çocukların ücretsiz aile işçisi olarak istihdam edildikleri görülmektedir.

Bu konuda halen en güncel veri olan 2006 TÜİK Çocuk İşgücü Anketi sonuçlarına göre 6-17 yaş grubunda bulunan 16 milyon 264 bin çocuktan % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmakta, bir başka ifadeyle istihdam edilmektedir (958 bin kişi). Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların % 47,7’si kentsel, % 52,4’ü kırsal yerlerde yaşamaktadır. İstihdam edilen çocukların % 66’sını erkek, % 34’ünü kız çocukları oluşturmaktadır.

Ülkemizde Kayıt Dışı İstihdamın Boyutu:

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tahminlerine (Ocak/2012) göre, ülkemizdeki istihdamın % 38,4’ü kayıt dışıdır. Bu konuda, bilimsel açıdan elimizdeki en güvenilir ve güncel veri de budur. Bu oranın Ekim/2008 döneminde % 45,9 olduğu göz önünde tutulursa aradan geçen 3,5 yıla yakın dönemdeki % 7,5 civarındaki azalış, yeterli gözükmese de dikkat çekicidir.

Kayıt dışı istihdamla ilgili bu olgular, yine TÜİK tarafından yapılan Yoksulluk Çalışmasının sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, kayıt dışı istihdam edilenlerin aynı zamanda Türkiye’deki en yoksul kesimi (2010 yılı için kişi başına gelir günlük 4,3 $ ve altında) oluşturduğu görülmektedir. TÜİK’in verilerine göre, kayıt dışı istihdamın yaygın olduğu kesimler de ücretsiz aile işçileri, kendi hesabına çalışanlar ve yevmiyeliler gibi yoksulluğun en yaygın olduğu gruplardır. Ayrıca, eğitim düzeyi azaldıkça yoksulluk riski artmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’deki küçük-orta boy işletmelerle (en fazla 249 çalışana sahip) ilgili 2002 yılına ilişkin veriler, bu işletmelerin işgücünün büyük bir bölümünü istihdam etmesine karşın (% 77), yaratılan toplam katma değer içindeki paylarının düşük olduğunu (% 27) göstermektedir. Bir başka deyişle, eğitimsiz/vasıfsız işgücünü genellikle kayıt dışı istihdam eden bu işletmelerde, aynı zamanda işgücü verimliliği de oldukça düşüktür. AB ülkelerindeki KOBİ istihdam payı % 66,7 iken, katma değer oranı ise % 59,7 (Türkiye’deki KOBİ’lere oranla yaklaşık iki kat fazla) olarak gerçekleşmiştir.

TÜİK 2010 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması verilerine göre nüfusun en düşük gelir düzeyindeki % 20’lik dilimi gelirin % 5,8’ini, en yüksek gelir düzeyindeki % 20’lik bölümü de gelirin % 46,4’ünü almaktadır (Rakamlar 2005 yılı sonuçlarına göre daha adaletsizdir). Gini katsayısı da 0,402 olarak tahmin edilmiştir. Sonuçta; gelirden az pay alan yoksul ve işsiz kesim hayatını devam ettirebilmek uğruna kayıt dışı çalışmayı kabullenmektedir.

Kayıt dışı çalışmanın hangi sektörlerde yoğunlaştığını tespit edebilmek için, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılmakta olan Hane Halkı İşgücü Anketleri’nin sonuçlarını incelemek yerinde olacaktır. Tablo-1’de istihdamın mesleki dağılımı gösterilmiş, Tablo-2’de kayıt dışı istihdamın sosyal güvenlik sistemindeki kayıtlılık durumuna göre dağılımı verilmiştir. Bununla birlikte esas alınan veri ve hesaplama biçimlerinden, ayrıca dönem farklılıklarından dolayı toplam istihdam rakamlarının birbirini tutmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Tablo-1:   Türkiye’de 2010 Yılı İtibariyle İstihdamın Mesleki Dağılımı

Meslek grubu – Occupation (ISCO 88) Sayı
Kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler 1.883.000
Profesyonel meslek mensupları 1.607.000
Yardımcı profesyonel meslek mensupları 1.341.000
Büro ve müşteri hizmetlerinde çalışan elemanlar 1.535.000
Hizmet ve satış elemanları 2.758.000
Nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık, ormancılık ve su ürünleri çalışanları 4.692.000
Sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlar 3.080.000
Tesis ve makine operatörleri ve montajcılar 2.334.000
Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar 3.363.000
TOPLAM 22.594.000

Kaynak: TÜİK.

Tablo-2: Kayıt dışı İstihdamın Sosyal Güvenlik Sistemine Kayıtlılık Durumuna Göre Dağılımı, 2011

Sosyal güvenlik kurumuna kayıtlılığa ve Tarım – tarım dışı istihdama göre istihdam edilenler (15 + yaş) 2011
Sektör Kayıtlı Değil Kayıtlı Toplam
Tarım dışı 4.988.000 12.979.000 17.967.000
Tarım 5.151.000 993.000 6.143.000
Toplam 10.139.000 13.971.000 24.110.000

Kaynak: TÜİK.

Hemen belirtmek gerekir ki, TÜİK’in tahminlerini iyimser bulan ve kayıt dışı istihdamın kayıtlı istihdamla neredeyse aynı büyüklükte olduğunu iddia eden bazı görüşlere de rastlanmaktadır.

Dünyada Kayıt Dışı İstihdamın Boyutu:

Kayıt dışı istihdamın Dünya ülkelerindeki boyutunun araştırılmasına yönelik en güvenilir ve güncel verileri içeren ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) 2009 yılında yayımladığı “Kayıt dışı istihdamın yükselişi Yoksulluğu Arttıracak” konulu Araştırma Raporuna göre dünyada kayıt dışı çalışan kişi sayısı 1,8 milyara ulaşmıştır. Kayıt altında olan kişi sayısı 1,2 milyar olarak açıklanmaktadır. Raporda; global ekonomik birlikte işsizliğin özellikle orta yaşlarda istihdam edilen nüfusta arttığı ve de part-time çalışma koşulları ile kayıt dışı istihdam uygulamalarının daha sık gündeme geldiği bildirilmektedir. Rapora göre 2020 yılına kadar kayıt dışı istihdam edilenlerin çalışma gücünün üçte ikisine ulaşacağı, kriz nedeniyle bu sayının daha da artabileceği uyarısında bulunulmaktadır. Raporda, özellikle yoksul bölgelerde kayıt dışı istihdam artarken, örneğin Sahra altı Afrika’sında tarım dışı sektörde çalışanların üçte ikisinin herhangi bir güvenlik, yasal hak ve korumadan mahrum edildiği, Güney Asya’da çalışanların üçte ikisinin, Latin Amerika’da ise yarısının iş güvenliği olmadan çalıştığı vurgulanmaktadır. Hindistan ekonomisinin son on yılda ortalama % 5 büyüme kaydetmesine karşın daha iyi iş alanlarının yaratılamadığı, her 10 çalışandan 9’unun, diğer bir deyişle 370 milyon kişinin resmi bir sosyal güvenliğe sahip olmadığına da değinilmektedir. Aynı Raporda; kayıt dışı sektörde çalışan 700 milyon işçinin dünyada yoksulluk sınırı olan günlük 1,25 dolardan ve 1,2 milyar insanın ise günlük 2 dolardan daha az kazandığına, yüksek büyüme oranlarına rağmen Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerde kayıt dışı çalışmanın yoğun olarak kullanıldığına da dikkat çekilmektedir.

 Kaynak: OECD Development Centre “Is Informal Normal? (2009), based on ILO LABORSTA database and ILO Global Employment Trends, 2009.

Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) ve Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejileri:

04.10.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/28 sayılı Başbakanlık Genelgesinde, ülke ekonomisini ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen kayıt dışı istihdamla mücadelenin ancak halkın, kamu yönetiminin ve sosyal tarafların birlikteliği ile etkin bir şekilde yürütülebileceği, bu amaçla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanan “Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) Projesi”nin, genelge ekinde yer aldığı, “Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele (KADİM) Projesi”nin uygulanmasının ve sonuçların denetlenmesinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğu, kayıt dışı istihdamla mücadeleyi planlı ve koordineli bir şekilde yönetmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı bünyesinde Kayıt Dışı İstihdamla Mücadele Koordinatörlüğü kurulduğu, il düzeyinde kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik çalışmaların valilerin sorumluluğunda ilgili tüm kuruluşların katkı ve katılımları ile yürütülmesinin uygun görüldüğü belirtilmiştir.

Kayıt dışı istihdamı da kapsamına alacak şekilde kayıt dışı ekonomi ile mücadelede alınacak tedbirleri içeren ve 05.02.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/3 sayılı Başbakanlık Genelgesi’ne (Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Planı 2008-2010) göre de; kayıt dışı ekonomi ile mücadelede başarı kazanılması ve kayıt dışılığın azaltılması için kayıt dışı ekonomi ile mücadelenin devlet politikası olarak benimsenmesi, bu konuda sürekli bir çalışma grubunun oluşturulması, stratejik eylem planının hazırlanması, kurumlar arası işbirliği ve eşgüdüm sağlanması ve etkin bir izleme ve değerlendirme sisteminin oluşturulmasının gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede 2008 Yılı Programında, “Rekabet Gücünün Artırılması” gelişme ekseninin alt başlıklarından birisi “Ekonomide Kayıt Dışılığın Azaltılması” şeklinde belirlenmiştir. Buna yönelik olarak alınan politika öncelikleri ve tedbirlerinden ilki de “İlgili tüm tarafların katkısıyla kayıt dışı ekonomiyle mücadele stratejisinin oluşturulması” olmuştur.

Diğer taraftan, 2011 Yılı Programı’nın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu tutulduğu 32 ve 36 No’lu Tedbirlerinde; kayıt dışı işçi çalıştırılmasını önlemek amacıyla kurumlar arası etkin işbirliği ve koordinasyonu sağlamaya yönelik Ortak Eylem Protokolünün uygulanmasına devam edileceği, kurumların kendi mevzuatı çerçevesinde kayıt dışı istihdam ve yabancı kaçak işçi çalıştırılmasının önlenmesi konusunda birlik sağlanması ve kurumlar arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla imzalanan Ortak Eylem Protokolünün sonuçları ve bu kapsamda kayıt dışı istihdamla mücadelede kaydedilen gelişmeler rakamsal bazda izleneceği, Kamu İhale Kanunu’nda kayıt dışı istihdamla mücadele amacıyla değişiklik yapılarak; kayıt dışı işçi çalıştırdığı saptanan işverenin, tüzel kişi olması halinde tüzel kişiliğinin yanı sıra ortakların ve onların ortak olduğu diğer şirketlerin de kamu ihalelerine beş yıl süreyle giremeyeceklerine dair değişiklik yapılacağı belirtilmiştir.

25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6111 sayılı Kanunla da kayıt dışı istihdamın azaltılmasına katkı sağlayacak çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. 6111 sayılı Kanunla, 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle yeşil kart sahibiyken çalışmaya başlayan kişilerin ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, genel sağlık sigortası kapsamına girmesi sebebiyle yeşil kartlarının iptal edilmesi yerine askıya alınması, bu kişilerin çalışmalarının sona ermesinden sonra tekrar aktif hale getirilmesi düzenlenmiştir. Böylece, yeşil kartlarının iptal edilmemesi için kayıt dışı çalışmayı tercih eden kişilerin kayıtlı çalışmalarının özendirilmesi amaçlanmıştır. 6111 sayılı Kanunla, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamında özellikle kayıt dışılığın yoğun olduğu genç ve kadın istihdamına yönelik istihdam teşvikleri genişletilmiş; 4447 sayılı Kanun kapsamındaki istihdam teşviklerinden diğer kanunlarda düzenlenen 5 puan prim indirimi gibi istihdam teşvikleriyle birlikte yararlanabilme imkanı getirilmiştir. İlave istihdamın işverene maliyetini azaltmaya yönelik söz konusu düzenlemelerin kayıtlı istihdamı artırması beklenmektedir. 6111 sayılı Kanunla, 5510 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanlara; ticari taksi, dolmuş ve benzeri nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerlerinde çalışanlara; kısmi süreli çalışanlara hizmet akdiyle çalışanlar statüsünde sigortalı sayılma imkanı getirilmiştir.

2012 yılı Programı’na göre ise; kayıt dışı istihdamın önlenmesi kapsamında Maliye Bakanlığı vergi dairelerince düzenlenen yoklama fişlerinin birer örneklerinin aylık periyotlarla Sosyal Güvenlik Kurumu’na gönderilmesi ve söz konusu fişlerde yer alan kişi ve işyerlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na tescilli olup olmadıklarının araştırılması uygulamasına devam edilmektedir. Bu kapsamda, 2011 yılı Ağustos ayı itibarıyla 13.351 kişi ve 1.774 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir.

Alo 170 Kayıt dışı İstihdam ve Sosyal Güvenlik Bilgi Hattı aracılığıyla elde edilen bilgilerin ve ihbarların değerlendirilmesi sonucunda, 2008 yılından 2011 yılı Ağustos ayına kadar 25.857 kişi ve 2.136 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir. Yazılı ihbar ve şikâyetlerin değerlendirilmesiyle de bu dönemde 747 kişinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir.

Kurumların kendi mevzuatı çerçevesinde kayıt dışı istihdam ve yabancı kaçak işçi çalıştırılmasının önlenmesi konusunda ortak hareket etmesi ve kurumlar arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla imzalanan Ortak Eylem Protokolünün uygulanmasıyla aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.

1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununa istinaden çıkarılan yönetmelik eki formların 2008 yılı Temmuz ayından itibaren SGK’ya gönderilmesine başlanmış ve 2011 yılı Ağustos itibarıyla 58.482 kişinin sigortasız, 3.640 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir.

Sağlık İl Müdürlüklerince düzenlenen portör muayene listelerinin 2008 yılı Haziran ayından itibaren SGK’ya gönderilmesi sağlanarak, 2011 yılı Ağustos ayı itibarıyla 63.503 kişi ve 3.512 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir. Bu dönemde sosyal güvenlik kontrol memurlarınca yapılan tespitler sonucunda 94.306 kişi ve 20.329 işyerinin, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapılan tespitler sonucunda da 9.184 kişi ve 1.103 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilmiştir.

28 Eylül 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5510 Sayılı Kanunun 8’inci Maddesinin Yedinci Fıkrasının Uygulanması Hakkında Tebliğ uyarınca, 2008 yılı Ekim ayından itibaren bankalardan ve 14 adet kamu kurum ve kuruluşundan, işlemi yapılan kişilerin T.C. Kimlik Numaralarıyla birlikte mesleki bilgileri de alınmaya ve sigortalılık kontrolleri yapılmaya başlanmıştır. 21 Nisan 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve söz konusu tebliğde yapılan değişiklikle, 5 adet kamu kurum ve kuruluşundan, çiftçi kayıt sisteminden, internet sağlayıcılarından, Türk Telekomünikasyon A.Ş. ve GSM operatörlerinden de işlemi yapılan kişilerin T.C. kimlik numaralarıyla birlikte mesleki bilgileri de alınmaya ve sigortalılık kontrolleri yapılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, 2008 yılından 2011 yılı Ağustos ayına kadar 698.411 kişi ve 18.292 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edilerek, kişi ve işyerlerinin tescil işlemleri yapılmıştır.

Son olarak, 21/12/2011 tarihi Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/21 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde; mükelleflerin gönüllü uyumunun artırılması, denetim kapasitesinin güçlendirilmesi, yaptırımların caydırıcılığının artırılması, veri tabanı paylaşımı ve toplumsal farkındalığın artırılması amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığının “http://www.gib.gov.tr” resmî internet adresinde yayımlanan, “Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Plânı (2011-2013)” hazırlandığı belirtilmiştir. Buna göre; Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sorumlu kuruluş olarak belirlendiği Eylem Planı; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Şeker Kurumu ve Türkiye Noterler Birliği ile koordinasyon içinde yürütülecek, gerek duyulan hallerde sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği yapılacaktır. Mezkur eylem planında; “Gönüllü uyumun arttırılması, Denetim kapasitesinin güçlendirilmesi, Yaptırımların caydırıcılığının arttırılması, Veri tabanı paylaşımı ve Toplumsal farkındalığın arttırılması” hususlarından ibaret beş (5) amaç ve bunlara bağlı 47 eylemden oluşan hususlar ayrıntıları ve öngörülen takvimleri ile belirtilmektedir.

SGK’nın 2011/51 sayılı Genelgesi’nde de; kayıt dışı istihdam ile mücadele ve sosyal güvenlik denetmenleri/sosyal güvenlik denetmen yardımcıları/sosyal güvenlik kontrol memurları iş ve işlemlerine ilişkin süreçler ayrıntılı olarak yeniden belirlenmiştir.(www.isvesosyalguvenlik.com)

Ceyhun ARCA*

————————-
* Müfettiş, Sosyal Güvenlik Kurumu 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.