Herhangi Bir Şirkette – İşyerinde Müdür veya Yönetici Olmak Güzel Ama !

Herhangi Bir Şirkette – İşyerinde Müdür veya Yönetici Olmak Güzel Ama !
2 Kasım 2020 23:48

Herhangi bir şirkette ortak veya hissedar olmadığı halde o şirkette müdür veya yönetici olmak genelde herkesin hoşuna gider. Aynı şekilde çalıştığı işyerinde yönetici olmak, yükselmek, terfi etmek genelde çalışanların arzu ettiği, istediği bir durumdur.

Özellikle çalışan sayısının çok olduğu büyük şirketlerde, firmalarda, kurumsal işyerlerinde üst düzey yönetici olmak, geniş yetkilere sahip olmak onur verici, tabiri caizse havalı bir durumdur. Kişinin işyerindeki unvanına, pozisyonuna göre aldığı ücrette yüksekse bu durum memnuniyetini daha da artırır.

Ancak SGK mevzuatı yönünden herhangi bir şirkette, firmada, işyerinde müdür, üst düzey yönetici olmak maalesef hiç de arzu edilecek bir durum değildir. Çünkü SGK’nın anayasası olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesinin yirminci fıkrasında aynen; “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmü yer almaktadır. (Bkz. Şirket Ortakları ve Yöneticilerin SGK’ya Borçlardan Sorumluluğu)

Bu hükme göre kişinin müdür veya üst düzey yönetici olduğu o şirket başta prim borçları olmak üzere SGK’ya olan borçlarını ödememişse ve SGK icra takibi başlatmışsa, önce o şirkete ödeme emri gönderir, bundan sonuç alamaz veya alacağını tahsil edemezse o zaman şirkette müdür, üst düzey yönetici gibi görevi olan kişiler hakkında icra takibi başlatır. O kişi çalıştığı, yöneticisi olduğu işyerinin tüm borçlarından sorumlu hale gelir. Şirkette hiçbir hissesinin veya ortaklığının olmaması o kişiyi sorumluluktan kurtarmaz. Hatta daha da kötüsü, limited şirketlerde sadece şirket ortağı olup müdürlük veya yöneticilik görevi olmayan kişi şirketin SGK’ya olan borçlarından sadece hissesi oranında sorumlu olduğu halde, anonim şirketlerde şirket ortağı (hissedarı) olsa bile yönetim kurulu üyesi veya başkanı olmayan kişiler şirketin SGK’ya olan borçlarından sorumlu olmadıkları halde, bahsettiğimiz şekilde şirkette hiçbir ortaklığı veya hissesi bulunmayan ancak üst düzey yönetici olan kişi, o şirketin / o işyerinin yöneticilik yaptığı döneme ait tüm borçlarından sorumlu tutulmaktadır. Kişinin bu sorumluluktan kurtulmak için şirket sahipleriyle / ortaklarıyla / işverenle yapacağı sözleşmeler de geçersizdir, SGK’ya karşı bir anlam ifade etmez. Çalıştığı şirkete ortak veya hissedar yapılan ve kendisine müdürlük veya başka üst düzey yöneticilik görevi verilenler için de aynı durum geçerlidir.

Öte yandan bu yazdıklarımızdan, kimse çalıştığı şirkette / işyerinde yükselmesin, kariyer yapmasın, üst düzey görev, yetki ve sorumluluk almasın şeklinde bir sonuç çıkarılmamalıdır. Özellikle kişi işyerinde yükseldikçe, yeni yetki ve sorumluluklar aldıkça ücreti ve kariyeri de aynı ölçüde artıyorsa, bu durumda kişi tabii ki üst düzey görevleri kabul edebilir. Ancak çalıştığı şirkette / firmada / işyerinde kariyer sahibi olmadığı, hatta yüksek bir eğitim düzeyi olmadığı halde kişiye imza yetkileri, sorumluluklar, müdürlük gibi üst düzey görevler veriliyorsa, yani kişinin kendisinin bile beklemediği sürpriz gelişmeler ve terfiler oluyorsa, buna karşılık ücreti çok değişmiyorsa, dikkate çekici bir durum varsa, burada kişinin dikkatli olmasında, attığı imzalara dikkat etmesinde, okumadan, anlamadan, kavramadan herhangi bir belge veya evraka imza atmamasında büyük yarar var. Çalıştığı şirketi temsil konusunda kendisine yazılı yetki veya noterden vekaletname verilmiş olan kişi isterse işyerinin bağlı olduğu SGK Müdürlüğüne gidip, şirketin herhangi bir borcu olup olmadığını, ödemeleri düzenli yapıp yapmadığını öğrenebilir. (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

  1. Kenan Yaman dedi ki:

    1990-2008 yılların da çalıştığım işyerinden bölüm müdür olarak emekli oldum. Kıdem ve ihbar ücretlerini aldım ve emekli oldum. Yıllık izin parasını alamadım. Tekrar çalışmaya devam ettim. 2010 yılın da aynı iş yerinde genel müdür oldum.Halen çalışmaktayım. Birikmiş yıllık iznim 318 gündür. Bunun 222 günü emekli olmadan önceki döneme aittir. Artık işyerinden ayrılma kararı aldım.
    -Yıllık izin parasının tamamını son maaşımın üzerinden mi alacağım?
    – üst düzey ve imza yetkisi bulunan bir yöneticinin izin hakkı olamaz diye bir kanun varmıdır?

    1. isvesosyalguvenlik.com dedi ki:

      Evet, kullanmadığınız yıllık izin ücretlerinize ait ücretlerin son ücretiniz üzerinden ödenmesi gerekir. Çünkü ilk çalışma sürenize ait kullanmadığınız izin ücretleri işten çıktığınızda ödenmemiş, yani tasfiye edilmemiş, dolayısıyla sonra tekrar işe başlayınca önceki izin haklarınız sonraki izin haklarınızla birleşmiş.