İşe İade Başvurusuyla İlgili Bir Aylık Süre Konusunda Dikkat Edilecek Hususlar

İşe İade Başvurusuyla İlgili Bir Aylık Süre Konusunda Dikkat Edilecek Hususlar
9 Kasım 2022 23:17

4857 sayılı İş Kanunun 20 inci maddesinde; iş sözleşmesi feshedilen yani işten çıkarılan işçinin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliğ edildiği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurmak zorunda olduğu belirtilmiştir.

Dolayısıyla iş güvencesi kapsamına giren ve geçerli bir sebep olmadığı halde işveren tarafından işten çıkarılan işçi, eğer işine geri dönmek istiyorsa söz konusu bir aylık süreyi geçirmeden adliyede bulunan arabuluculuk bürosuna işe iade talebiyle ilgili başvuru yapması gerekmektedir. (Bkz. İş Güvenliği ile İş Güvencesi Arasındaki Fark Nedir ?) Öte yandan 1 Ocak 2008 tarihinden önce işe iadeyle ilgili olarak doğrudan iş mahkemesinde dava açılması gerekiyordu, ancak 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren işçi – işveren uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluk işe iade konusunda da aynen geçerlidir. (Bkz. Yeni Düzenlemelere Göre İşe İade Süreci, Arabulucuya Başvuru ve Örnek Dilekçe)

İşe iade başvurusuyla ilgili söz konusu bir aylık süre önemli olduğundan, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 20.09.2016 tarihli bir kararında konuyla ilgili olarak aşağıdaki açıklamalara yer vermiştir. (Esas No. 2016/25124, Karar No. 2016/16189, Tarihi: 20.09.2016) Söz konusu karar her ne kadar işe iade konusunda doğrudan iş mahkemesinde dava açılması gereken dönemde verilmiş olmakla beraber, aşağıda belirtilen hususlar aynen arabulucuya yapılacak işe iade başvurusu için de geçerlidir.

▪ Başvuru için öngörülen bir aylık süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.

▪ İş sözleşmesinin ihbar süresi verilerek feshi halinde, dava açma süresi ihbar süresinin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.

▪ İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler.

▪ Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairenin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (15.09.2008 gün ve 2008/1860 Esas, 2008/23531 Karar sayılı ilamı). (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.