İşçinin Ölümü Halinde Hak Sahiplerinin Hizmet Tespit Davası Açma Süresi

İşçinin Ölümü Halinde Hak Sahiplerinin Hizmet Tespit Davası Açma Süresi
9 Nisan 2023 23:21

SGK mevzuatına göre kayıt dışı (sigortasız) olarak çalışılan ve belgeyle ispat edilemeyen çalışma sürelerinin sigortalı hizmetlerden sayılabilmesi için iş mahkemesinde hizmet tespit davası açılarak mahkeme kararıyla çalışmaların ispatlanması gerekmektedir.

Yine SGK mevzuatına göre istisnalar hariç hizmet tespit davasının hizmetlerin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıllık süre içerisinde açılması gerekmektedir. (Bkz. Hizmet Tespit Davalarında 5 Yıllık Süre Sınırlamasına Tabi Olmayan Durumlar) Aynı durum sosyal güvenlik reformundan (1 Ekim 2008’den) önce yürürlükte olan SSK mevzuatı açısından da geçerliydi.

Aynı şekilde işçinin ölümü halinde hak sahiplerinin de ölen işçi adına hizmet tespit davası açma hakları bulunmaktadır. Dikkat edilirse hizmet tespit davası açma hakkı mirasçılara değil, hak sahiplerine ait bir haktır. SGK mevzuatına göre hak sahibi ise ölen kişi üzerin ölüm (dul – yetim) aylığı alma hakkına sahip olan eş, çocuk, ana – babadır. (Bkz. SGK Uygulamalarında Hak Sahibi İle Bakmakla Yükümlü Olunan Kişi Arasındaki Fark Nedir ?)

Peki hak sahiplerinin hizmet tespit davası açabilmesi için de aynı süre geçerli midir ?

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercüment ÖZKARACA ile Arş. Gör. Merve AKKAYA tarafından kaleme alınan ve Sicil İş Hukuku Dergisinin 48. sayısında yayımlanan “Hak Sahiplerinin Hizmet Tespit Davası Açma Süresi” başlıklı araştırma makalesinde Yargıtay kararları ışığında bu konu ayrıntılı olarak ele alınmış ve açıklığa kavuşturulmuştur.

Söz konusu makalede özetle, işçinin ölümü halinde hak sahiplerinin işçi adına hizmet tespit davası açabilmeleri için 5 yıllık hak düşürücü sürenin sona ermemiş olması gerektiği ve kalan sürede hak sahiplerinin hizmet tespit davası açabileceği, işçinin ölümü ile 5 yıllık sürenin sıfırdan başlatılması gibi bir durumun söz konusu olmadığı belirtilmiştir.

Makalenin sonuç kısmı aynen aşağıda yer almaktadır. Makalenin tamamına Sicil Dergisi 48. Sayı linkinden ulaşılabilir.

Hak Sahiplerinin Hizmet Tespit Davası Açma Süresi başlıklı makalenin sonuç kısmı:

Sonuç

Sosyal sigortalarda geçerli olan zorunluluk ilkesi gereğince sigortalılığın başlangıcı için Kurum’a bildirim şart olmasa da sosyal sigorta yardımlarından yararlanabilmek için Kurum’a bildirim yapılması önem arz etmektedir. İşverenlerin sigortalıları Kurum’a bildirmemesi ve sigortalının da gerekli prim ödeme gün sayısı ve/veya sigortalılık süresini sağlayamaması ihtimaline karşılık Kanun m. 86/8 ile sigortalılara hizmet tespit davası açma imkânı getirmiştir. Buna göre çalışmaları Kurum’a bildirilmeyen sigortalılar hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde hizmet tespit davası açabileceklerdir. Kanaatimizce Kanun’da yer alan süre hükmün lafzı, konuluş amacı ve kamu düzenini ilgilendirmesi nedeni ile hak düşürücü süre niteliğindedir.

Hizmet tespit davasını sigortalı dışında sigortalının ölümü halinde hak sahipleri de açabilecektir. Nitekim sigortalının çalışmaya başlaması ile kurulan sosyal sigorta ilişkisi hak sahiplerini de kapsamaktadır. Ayrıca sigortalı hizmetleri Kurum tarafından tespit edilemeyen sigortalının hak sahiplerinin, ölüm aylığından yararlanma bakımından gerekli prim ödeme gün sayısı ve/veya sigortalılık süresinin sağlanması bakımından bu davayı açmakta hukuki yararları da bulunmaktadır. Bu bakımdan hak sahiplerinin hizmet tespit davasının davacısı olmaları miras hukukundan kaynaklanmamaktadır. Zira hak sahiplerinin dava açma hakkının temelinde sigortalının bağlı sigortalısı olmaları yatmakta olup, hak sahiplerinin ölüm aylığı talebinde bulunma hakları da terekeye dahil değildir. Bazı durumlarda mirasçı sıfatı ile hak sahibi sıfatı örtüşebilecekse de bu, her durum için söz konusu olmayacaktır. Bu sebeple hak sahiplerinin dava açma hakkının ele alındığı yargı kararlarında ve öğretideki çalışmalarda yer alan “sigortalının mirasçıları” ifadesi eleştiriye açıktır.

Hak sahiplerinin hizmet tespit davasının davacısı olmaları ile kalan sürede dava açmaları halefiyet ilkesinden kaynaklanmamaktadır.

Borçlar hukuku bakımından teknik ve dar bir kavram olan halefiyet intikal eden haklarda söz konusu olmaktadır. Hak sahiplerinin dava açma hakları sosyal sigorta yardımlarından yararlanma bakımından sosyal sigorta ilişkisinin tarafı olmalarından kaynaklanmakta olup hak sahiplerine sigortalıya ait bir hakkın intikali söz konusu değildir. Hak sahiplerinin dava açma hakkı, miras hukukuna konu olmaması sebebi ile külli halefiyet ile açıklanamayacağı gibi intikal eden bir hakkın olmaması nedeni ile dar anlamda halefiyet ile de açıklanamaz.

Hak sahiplerinin hizmet tespit davası açabilmeleri için sigortalının dava açma süresi içinde ölmesi gerekmektedir. Hak sahiplerinin dava açma hakkı sigortalıdan kaynaklanmakta olup, hak sahipleri ancak sigortalının sahip olduğu haklara sahip olabilirler. Bu bakımdan hak düşürücü süre geçtikten sonra sigortalıya tanınmayan dava açma hakkı ölen sigortalının hak sahiplerine tanınamayacaktır. Hak sahiplerinin dava açma hakkının sigortalıdan kaynaklanmasının bir diğer sonucu da hak sahiplerinin dava açma süresinin sigortalının kalan dava süresi olmasıdır. Hizmet tespit davasının açılmasına ilişkin sürenin hak düşürücü süre olması da bu sonucu gerektirir. Nitekim hak düşürücü süreler nitelikleri itibariyle durmaz ve kesilmezler. Bu sebeple de sigortalının sağlığında işlemeye başlayan hak düşürücü süre, sigortalının ölümü ile kesilmemeli ve hak sahipleri bakımından da kaldığı yerden devam etmelidir. Hizmet tespit davası açma süresinin hak sahipleri için ölümden itibaren yeniden başlatılması hak düşürücü sürenin kesilmezliğine ve kesinliği ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir.

Sigortalının ölümü ile dava açma süresinin yeniden başlatılması, dava açma süresinin getirilmesinin temelinde yer alan, işverenin sürekli olarak dava tehdidi altında olmaması sebebine de aykırılık teşkil etmektedir. Kanun’da sürenin uzatılmasını gerektiren bir hüküm olmadıkça, sürenin yeniden başlatılmaması gerekir.

Tüm bu gerekçelerle Hukuk Genel Kurulu’nun Yüksek Mahkeme’nin önceki içtihatlarından farklı olarak, hak sahiplerinin hizmet tespit davası açma süresinin kalan dava açma süresi olduğuna ilişkin 2020 yılında verdiği kararı isabetlidir. Önemle ifade etmek gerekir ki; karışıklığa mahal vermemek ve söz konusu tartışmaları sona erdirmek için sigortalının hizmet tespit davası açma süresi içinde ölmesi halinde, hak sahiplerinin kalan sürede hizmet tespit davası açabilecekleri Kanun’da düzenlenmelidir. (isvesosyalguvenlik.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.